M.

tüm korular dizisinde soldukça beraberiz 

seni çıplak topraklar boyu yaşatıp insanlığa ve en çok bana ithaf eden tanrı'ya imânen

şen olsun tatlı yaram, nefesim, varlık makamım

çok yüce bir gece verildi bize

çok yüce bir sîneyi kısır, çorak ve çıplak bıraktık gecenin üçünde 

bağrım söküldü

müşterek bir acı sanıyordum alnıma sarkan hayâsız tohumu

seher vaktinde tüm rahipler ve tüm imamlar senden temizlemeye kalktı beni

simsiyah alaylarla kılıçtan geçirildi ruhum

tüm kudret, tüm uyarlanışlar öcü alınacak bir savuntuyla çalkalandı

ağlayışım koca bir serenad oldu şenlik ateşleriyle sunulan

vadiler boyu yayıldı ezgi

küçük güreşçilerinin ellerinden karanlık akşamların, aynı notalar yüzüne aç meleklere paylanarak

sarhoş etti tüm ölüm gelinciklerini, suskun metanetleri

sarhoş etti tüm kız oğlan kız, süssüz ve kupkuru rü'yâları

kök salacak kelam kalmadı isminden başka ve çiğnendi tüm tepelerde ürpetiler

biraz kayıtsız, biraz çılgınca susadım sana gücenişlerime

bir paçavra olana kadar çiğnendi aklım

gömüler kaderine terk edildi, ölüler bekleyişe, ben yüzüne

kara yazgılı melekler, çaresiz şeytanlara şakaya getirmeye çalıştı sefaletimi

yalnızca ben kandım onlara

ve şakaya getirdim sefaletimi

mahzenler boyunca cümle düşleri geçip yürüdüm

öyle yürüdüm ki kendimi geride bıraktım 

yeni bir cennet buldum sandım aptalca tutularak göğsüme saplanan iki ok kanısına

tanrı bir şehir verdi bana, bir ayet, bir sen

yetmedikçe yetmedi köpürmesi kalbimin

çünkü bütün kederler hadsizce kabarttılar göğüslerini

seni solumakla hınçlandım yaşama ve ölüme 

ya değiştir bu sarsak yazgıyı, ya da sağlamca bas geç genzime

yoksa tüm azaplara şiirler okuyan bir aptal gibi ekşiyeceğim ve kelimelere karışacak küfüm 

tüm acılarının dayanılmazlıktan keyiflere evrildiği kubbelerden izlerken sen beni


ırzına geçilmiş önümde serili son şansımız

sondefasondefasondefa diyerek

çorak alçılar üstünde diz kapaklarıma kadar alçaldı aklım, ta arşa yükselirken kalbim

pis sulardan, zıtlanmış ateşlerden aklanış uman aşkımdan artık hürleşmeliyim

tanrı senin bağrından mı yarattı beni, bu bağrı terk etmeliyim

aptal zırhları sökülmeli kalbimin, artık kalbim sürçmeli 

uzun ağzıyla dimdik tüfengim yönelmeli bu insanüstü aşka

şu huysuz nane kokusundan kurtulmalıyım 

öleyim ve ölsün zihnimdeki sorular

tepelerden kıvrılan karanlığımızdan arınsın bu sevi

üç çırpıda solup, arınayım çemkirişlerden

rahat olsun artık kavrulup durduğun rahmim, kadınlığım, göğsüm, mabedim

beyhude avlularda kırılan bileklerime sargılar 

korkmuyorum cehenneme karışan ellerinden

şakıdığın sulara boğulsun ağzım kanasın, kanasın ve cennetler solsun boyun damarında

gecem, gecem benim, şafağım

çirkef vakitlerden alevli aynalara asılırdım senin için 

tozlardanız, kiri çıkmaz seslerdeniz

annemi tedirgin eden desenlerdeniz artık

kollarınla taçlandığım geceler içerleniyor yarama

ocak ışığında yürek salkımlarım tutuşuyor

silksin avuçlarından bu kısır yaşam beni

öleyim çok hakikatli bir rü'ya yazılsın artık bileğime 

karnım yarılsın aksak yaşlarla, akıntılar boyu susulsun ölümüme

kurtulayım kör köşelerde kırıntıladığın aşktan

gidilsin ve görülsün hakiki hicran

bir af sıçrasın göğsüne

hemen şimdi

hemen şimdi

şimdi!

acıyla eskiyen gözbebeklerinden, lanetle taşan tüm öfkelerine darağacım kurulsun.