Şiir: kasıtlı dağınıktır.


Başladı bana doğru biri:

dedi ki: s ö z b i t m e d i

Eskiydi ve beni tutuyordu elinde

Başladı hırstan bulduğunu

dokudu, görüyordum

Mutfağın buğusuna yazıyordu: söz bitmedi

Evdeydim pijamalı, düz

İçimdeki ikinci, birinciye galip

yanımdaydı ve

Ben Latince bilmiyordum

Şirinevler'de mesela pazarlar biliyordum, yalnız

Ne alaka di mi?

Öyle.


Biri başladı bana doğru

Göğsümü açtım dedim

Uzundur durmuyordum, bekliyordum sade

Durmayı bile bekliyordum önce, inanılmaz

Beklemek ve uğurlamak arasında bir şeye dönüşen

her gün uyandığım şu hayata bakın

Kalmak yok, durmaya yakınlık var en faz

la!

Neydi o beni her şeye

Neydi o bana her şeyi karıştıran

Hız

Öyle

Vayyy


Başladı bana biri doğru

Dünyam odamda

Günler tıkış oradaydım,

duvara notlar asıyordum

Dışarı varsa bir iki

Sonra yine içeri

İçeri yine içeri hep

Duvara notlar asıyordum

Güldür beni ekran, hadi

Odamda bekleyiş

Odamda kötü tıraş

İyi kedi

Bükük gerçek

Oradaydım

Duvara notlar asıyordum

ben bir yere

gitmedim de dağıldı zerrem gibi

ateş gibi çiçekten ve

Bekliyordum her yerde

her yerden

hiçbir şeye uygunu

Hep değerli ol hep

değerli görün hep

değerli bana fayda hep diyen

Ses susacak diye bekliyordum

İçimde

Olmalıydı ve oluyordu yaşam,

karşımdaydı tümül

Yönetemiyordum bana doğru değildi hiç

bir şey oluyordu korkunç, engel olamıyordum

Van Gogh'la gerçekten empati kurabilen

onun arkadaşı olmaktan korkardı

Ve gerçekten tekil biri yalnızlığını

düzeltmeye çalışırdı önce

Her şeyi yalnız

Her şeyini yalnızlığı yapardı

Falan gibi şeyler düşündüğüm

Olanı seyret ve olması gerekene destek ol

Ve mümkünse tamamen ölme günleriiiii

iiiiiiii

inde

Öyle günleri unutuyordum ki

Ölmediğimi ispatlamak için dans ediyordum

Adımı saptamak için sayfalara bakıyordum

Kendimi hatırlamazsam ölecekmişim gibi

ressssmeeeennn

Hıçkırışla kahkaha arası 4 saniye

Lan diyordum: şu kuşa bak, ne güzel

Şu ışşığına bak göğün, hehe, yaşşa lan deli

Öyle.


Doğru bana biri başladı

Aynılar soğutan günlerde

Hızımdan yorgun

Aldım verdim de ne etti bu bilmem

Duydum bildim de ne anlattı

bilmemden

güller doğuran günler

de

Her şey çocuğum gibiydi

Her şeyin çocuğu gibiydim

Her şeye çok

Her şeye boş ver

Şeye her bana ne

Artık soyuta teknik baktığımçin

Ellerimi ritmik açmıyor

Doysana ağaç diyordum

Doysana deniz

Doysana şehir

Benden almaktan doysana

Öyle.


Başladı doğru biri bana

Zerre zerre başlattı yutumu

Her şeye yaydı, yaydı

Bir koltuk kadardım

Parmaklarımın en iyi

Şeylerini yapıyordum

Ve hiç maddi, hiç süsü

yoktu bunun

Ara sıra

Şiir verip ekmek almayı düşleyen şairi düşlüyordum

Şiirden şiir kelimesini geçirmek gibi acemi

Gülümseyen bir yüze benzesin diye belki

Evime ışıklar alıyordum ha bire

Kumandalı, loş, kontrollü ışıklar

Bir şeyleri tamir edişim miydi bu

Huzuru ben öyle ne sanıyordum?

Bir dostun ışıltı vaktine şöyle

Işığın her zaman acelesi vardır bunu unutma

Bunu unutma ışığın her zaman acelesi vardır

diyordum

Öyle?


Bana doğru biri başladı

Düştük

Dokuz yaşıma kadar

İndik

Ellerimi tutmak için

Dağınık, kırık, kopuk

türlü anılar

şehir kayboluşlar

yıkıklar, donuklar

annemin kış kokusu

yani yokluğu genelde

boynumda bir jiletin duruşu

bir silahın unutuluşu

arkadaşım

şoförün yüz altmışla giderken

uyuyuşu veya

neler neler neler neler

Geçmişe ne zaman baksam

Nasıl bu günlere geldin

Yaşa diyen ben

Ve yanımdaki galip

Bana inmeyi bitirdik

Sakinnnn

Sakinnn

Sakinn

Uzayda yüz yıla yakın

Dünyamızda birkaç dakika eder süre

Baktım

O zaman

Öldürür sandığımı karşımda

Titretmez bile görünce

Şöyle bi

Ellerime baktım, vayy

Sandığım kadar kolay ölmüyormuşum

Biri acil çok: vursun o zaman bana


Katılar yenilmişti, sivriler bir bir

bir bir bir bir ovalleşmişti

Düşman izleri kolumdaki

Kaşımdaki çizikten

Dizimdeki çiziğe

Yerindeydi

Biraz irinli ve sapasağlamdım

hata vermeyecek

direkt bozulacaktım artık

galibimle ben

birlikte bunu sağladık


Eksik sandığım da meğer

o kadarmış aslı

hehh

Acıydı bilgisi bunun

Şiirin boğduğu bir suyun da

İçine dolduğum kitabın da

Tüm bunlara

kabul diyeli belki

dokuz yıl geçmişti ve hala

Üstü görünmüyordu şeylerin

Hem ben alçaktaydım hem

Yaşın? sorusuna cevaptı otuz bir

Ben de anlamadım.

Öyle.


II.

Kalktım, doğruldum

Sol kolumdan yaralıydım her şeye

gülüyordum ama

Sanki diyordum

Belki

Tırnak içinde

Kabaca

Kesine güvenmiyordum

Ve benim kurgumu kim yazıyor

Hem Burcum İkizler, hem Beşiktaşlıyım

Diyordum, savaş gibi bir şeydi

Silahımı unutmaya çalışıyordum

Çünkü içimdeki merminin özünü

Hatta

Kışlardan niye korktuğuma kadar

bile biliyordum

Korkum insandan çok

boşluğa sesliyken

Sakince öğrenmiyordum görmeyi

Sakince inanmıyordum hiçbir

Tohum toprağı delince

Kedim göğsümde gerinince

Biriyle çok yersiz gülümseşince

Elim olmayan yerlerimle anı alkışlıyordum

Öyle.


Neşe kere neşe

Hınzır kere hınzır

Ve çocukluğumdan beri

bir yerlerimde hep hazır

hep sıkılı

her ıslığa dönen

her çatığa bakan

yumruğumu birrr

pırıldatıyordum

ki

görmeyin

vayy.


III.

Geldi ki o

Onunla ben

de başladım kendime ben

de süzülme başladı:


Dedim:

Ne biçim kürsü burası

Neredeysem

Her şeyin orada ilk kez bulunuşu

Her şeyin karşısında ilk kez bulunuşum

Her şeyle baştan tanışmak zorunda oluşum

Beni bir yüksekliğe indiriyor

Birinci anlamıyla kafes

İkinci anlamıyla kabuk

Diğer anlamıyla fanus

Çağrışımıyla dünya

Gibisinden derim

Bunlar hapsolunan şeyler derim

Bir yüksekliğe iniyorum

buna gece derim

Öyle.


Gece derin dememişken,

gündüzü boş mu

Odada ses, soluk,

odada bakış loş mu

Keşfi yok mu bakmanın, tatmanın

Dururken aklından geçen

çok sakin bir "koş" mu?


Vayyy.

Söz geldi.


Biri bana doğru başladı

ama bitirdiği ben değildim.


Öyle.