sağ gözümü kısıp sol kaşımı çattım

seni anlatan bir şarkı çaldı

betonarme evimin arka balkonunda

Coşkun Sabah, anılar ve Mahmut'un bahçesi

paslı paslı baktım

sonradan kuruyan şeftali ağacıma

yüreğim çatallandı

gergin bedenim çağladı

sen gördün ben gördüm

kimse görmeden

 

ara ara kaçtım tarlalara

mısırlara ayçiçeklerine şekerpancarlarına

buğday başakları alev alevdi

gözlerim yandı

dikenli böğürtlenleri

doldurdum avuçlarıma

tadına bayıldım köy yollarında

yalnız yalnız gezerken

hayallere dalıp

 

şehir aktı iyi çocuklarla

sağlı sollu anneleri ellerinden tuttu

çarşılar sesler simitçiler inşaat işçileri

ve bir de elbet Suriyeli kaportacı

onu tutan olmadı acıdan başka

gece gece bir ses

gece gece bir nefes

ıslak bir pazar oldu

sonunda

hiç unutmam

bilmem kimin bilmem kimle evlendiği

bir düğün gecesi

sesleri Azrail'in sesi

bir sesi mağlup bir sesi mutlak

bir muzaffer ilan ederek

bir duman gibi çekip

içime sessizliği

 

Kartepe gibi güzel günler

çamurlu sularında aşağı derenin

kurbağaları bekler canlanmak için

baraj gölünde dirilen gençlik

henüz nefes nefese değil heyecandan

bir zaman böyle gittim peşinden

sularda kaybolan köpükler gibi

eridi mazinin bir bir kalanları

 

nasıl ki koştuk tepelere arsızca

savrulduk zamanın israfından kurtulup

evlerde güneşliği çekilmiş karanlık

roman roman dize dize birikti

bağıra çağıra

teksir kağıtlarına

yığdım

kurguları ve kargaların sesini

 

va