Geçenlerde Tetris oynarken hayatın anlamını çözdüm. Şimdi öyle telaş yapmayın; ahım şahım bir şey değil fakat gece, can sıkıntısıyla oynadığım Tetris, harika bir metafora dönüştü benim için. Çünkü çok basit bir oyun gibi gözükür kendisi. Ne var yani, alt tarafı şekilleri yapboz gibi bir araya getirerek bir satırı tamamlamanız gerekiyor. Fakat rastgele önünüze atılan bu şekiller, gitgide daha hızlı belirmeye başlıyorlar. Bir yerden sonra eliniz ayağınız birbirine dolaştığı için şekilleri uygun yerlere koyamıyor ve dolayısıyla kaybediyorsunuz. Ancak moraliniz bozulmasın çünkü en umutsuz yerden bile oyunu kendi lehinize döndürebilirsiniz.

Tetris'i ilk oynamaya başladığımda tüm şekilleri yapboz gibi mükemmel bir titizlikle yerleştirmeye çabalardım. Eğer bir satır bile yamuk veya eksik olursa anında şevkim kırılır ve oyunun devamında da berbat oynardım. İşte bunun bana lisedeki halimi ne kadar hatırlattığını düşündüm bugün. Nasıl her şeyin (özellikle kendimin) mükemmel olması için çalıştığımı ve en ufak bir pürüzde mutsuzlaşıp karalar bağladığımı hatırladım. Bu, tahmin edersiniz ki, beni oldukça büyük ve belirsiz bir bunalımın kollarına attı. Ancak çok kısa bir süre önce oyunda yeni bir taktik denemeye karar verdim. Evet, elim ne kadar kötü olursa olsun pes etmeyip o yamuk şekilleri bir şekilde bir araya getirecektim. “Tamam” dedim. “Bu oyunu buradan döndürürsem helal bana!” Ve öyle de oldu. Nasıl olduysa o kargacık burgacık şekilleri toparladım ve şekiller en üste ulaşıp “Game Over” yazısı belirmeden hepsini teker teker aşağı çektim. O anda, daha oyunu bitirmeden, durdum. Oynadığım oyunun bana ve benim hayatıma ne kadar benzediğini düşündüm. Geçmişte, henüz bir ergenken, nasıl ulaşılması imkânsız hedefler koyup yormuştum genç zihnimi. Her seferinde de hüsrana uğramıştım. Ne kadar da çok çalışmıştım halbuki. Haksızlıktı bu. Düpedüz sahtekarlık… Fakat hiç durup düşünmeye fırsat vermemiştim kendime. Çıktığım yolda esnek davranıp planlarımı değiştirmek aklıma gelmemişti. Nasıl mümkün olabilirdi ki bu? Ama olan buydu işte. Zamanla, hatta giderek hızlanan zamanla bana verilen yamuk yumuk şekilleri bütün o eksikliklerine rağmen tamamlamayı başarmıştım. Oyunu kazanmak için mükemmel olmama gerek yoktu çünkü. Ya da çok çabalamama… Sadece esnek bir stratejiye ihtiyacım vardı. İşte şimdiki hayatım da böyle. Hiçbir şey mükemmel gitmiş olmasa da bir şekilde şekilleri bir araya getirmeyi başarmış ve hayatımı düzene sokmuştum. Şimdi ise, yeni bir mezun olarak, önümde sayısız olasılık ve zihnimde esnek bir strateji var. Helal bana!