Sürekli savaşmak zorunda sokaktaki, eski paltoları yırtık olan çocuklar. Sokağın süsüydü kirli elbiseleri. Üç çocuk gördüm bugün sabah. Biri köşedeki plakçının yanında eski 45 tınısıyla karton üstünde, mızıkası ile beraber uyuyan, nefesini her soluyuşunda çıkardığı buhardan mızıkanın tellerini titreten. Biri ara sokaktaki lüks meyhanenin önünde, ince tülden çarşafı ile köpeğini ve kendisini örtmeye çalışıp, tam ben ordan geçerken sabahın serinliğinin verdiği ürperti ile olduğu gibi çarşafı üstüne çeken. Biri de deniz kenarında, yırtık paltosunu birazdan çıkacak güneş kendisini uyandırmasın diye başının üstüne örten. Sabahın yedisi... Fırlatırdım bir taş denizin sonsuzluğuna gücüm olsaydı... Üç çocuk gördüm bugün, üç kere ağladım, üç güne de geçer acım...