son defa dilendiğini biliyordum bu ıstırabın,

yine de ne gerekiyorsa yapmalıydım.

uzun soluklu bir orman misali boynuma kadar kök saldın.

ve şimdi bitirmeliyiz bu işi.

sökmeliyim en derin köklerini.


umut yok dediğinde anladım,

verdiklerimi asla vermemişim,

aldıklarım hiç alınmamış.


bekleme dediğinde anladım,

hayal kırıklığı cam kırıkları gibi doluyor ağzımdan içeri.

ve inanması ne güç öylece yarım yamalak yitip gittiğine.


gözyaşlarım görünmez bir ip gibi süzülüyor geceden içeri.

umudun bahçesinde prangalı bir at aşkımdan kalan,

saframı kusuyorum kalbimden,

dudaklarımdan sızıyor salya salya tükenmişliği.


bana, olumsuzu öğrettin,

başlamayı ama asla bitirememeyi.

bana, uzanan elin koptuğunu öğrettin,

atımı bağladın bahçene, unutturdun yürümeyi.

umut bahçesinde prangaladın dizlerini.


bana cani olmayı öğrettin, bir canavarı sevmeyi.

ve ezberlemeyi acıyı, en çok acıyı sevmeyi.