Seksenlerde bir öğretmen evinde saklanan kitap,

Çarpılı Alevi kapısı, 

Acılı ve yabancı bir Zaza türküsü,

Umudu kesmedi diye dokuz yıl yatan Nazım gibiyim biraz,

Biraz da

Ülkenin Madımak’ta yanan aydınlık yüzü

Zulmedenlere, bir de suskun mazlumlara küsüm

 

-Bir Ezidi kızı gibi çemberime hapsetmiş beni bu küskünlük-

 

Efendiler, ben tam on altı bahar gördüm 

Az değil

Ancak kimsesizler mezarlığı hiçbirinde tatile çıkmadı

Madenlerde ve karanlık sokaklarda

Kaybediyorsam memleketimin kadın ve erkeklerini

Kapımın önünde goncalar açsa ne yazar

Zaten ben işçiler hakkını alınca kutlayacağım baharı

 

-Buna ömrüm yeterse-

 

Bazen, bütün halklar muradına ermiş gibi atıyor kalbim göğsümde

Sanırsın çirkeflik susmuş Orta Doğu'da,

Askerler onların olmayan savaşlarda can vermiyor,

Ölülerimizi domates sayar gibi saymıyoruz.

Sanırsın şair umudunun bir kıymeti var,

İnsanların aç kalmama hakkına dair mevzularda.

Biliniz ki kalbim göğsümde böyle atıyorsa,

Dünyanın iyileşebileceğine dair ümitlenmişim.

 

Yazdığım her şeyin bir asır sonra anlamsızlaşmasını dilerim

Çünkü iyi bir mısraya sarılan çaresizler olacaksa

İnsanlık hâlâ rezil ve savaşa muhteris demektir

Ben deli bir şair gibi görünmeye razıyım

Yeter ki daha az insanı boğsun

Bugün, halkalarından başka herkesin gırtlağına yapışmış olan

Bu paslı, kıvrak, kırılmaz zincir

 

Yalnız, toprak beni yuttuktan asırlar sonra

Uzak bir ülkede korkak bir siyasetçi

Yasaklarsa şiirlerimi, evlerden toplarsa romanlarımı

Mezarımda zevkten dört köşe olurum

Zira hapis yatmayacak, sansürlenmeyecek,

Hergele ayağı öpmedim diye bir şeylerin haini ilan edilmeyeceksem

Ne diye yaşadım, ne diye yazdım bunca yıl?

 

Efendiler, bu onuru benden almayın!

Yoksa sizden biri gibi yaşamışçasına rahatsız geçer son uykum

Ve ben kendi yüzyılımda bizim tarafta olmakla gururluyum

Zaten mevzu savaşı kazanmak değil de,

                        doğru safta dövüşmektir.

Buna rağmen vakitsiz ölenler hep bizdik.

Kanlı ellerde can verenler bizimkilerdi.

“Böyle olmaz dostlar, 

Alıyorlar lokmalarınızı ağızlarınızdan!” diye haykırıp ömürlerince,

Yurdundan sürülenler bizdik.

 

Şimdi ben bu haykırışların bayrağını, 

Gururla sırtlanmayıp ne yapayım

 

Hep aşk şiirleri yazanlar tarafından örtülmüş

Onlarca hikaye bilinmek için kemirip dururken aklımı, 

İçimde doğru cümleyi kuramamanın kahrolası alevi var

Kavı haklı öfke olan bu ateşte yanacağım