Karanlık bir koridordan yürüdü. Acelesi vardı, telaşı daha çok... nefes nefese koridorun sonundaki kapıyı açtı. Yaşamdan ödünç alır gibi bir nefes daha aldı. Karanlıktı oda, aydınlatması yeterince aydınlatmıyordu. Kocaman bir masa vardı. Ve masanın ardında bir küçük masa daha. "Efendim" dedi.


İhtiyar, tıraşsız, çirkin bir adam başını yavaşça oturduğu masada kaldırarak 

-"Buyur Muhammed" dedi.

Muhammed kapının kulbunu bırakmadan biraz daha içeri yürüyerek 

-"Efendim, yine Refik'in evine gitti polisler" dedi.

Efendi sakince ayağa kalktı. Yavaş adımlarla Muhammed'in yanına gitti. Elini omzuna koydu.

-"Biz bunları bekliyorduk Muhammed. Korkmuyorsun değil mi?"

-"Korkuyorum Efendim, korkmak insandandır değil mi?"

-"İnsandandır."


Muhammed gözlüklerini çıkarıp cebinden çıkardığı bir peçete ile terleyen alnını ve yanaklarını sildi. Birkaç saniye bekleyip 

-"Ne yapacağız efendim?" diye sordu.

Efendi, elini Muhammed'in omzundan indirip

-"Siyahları giyineceğiz, başlıyoruz" dedi.

Muhammed bir an başımı öne eğip "Demek geldi o gün" demeye kalmadı, Efendi, 

-"Yasemin'i çağır buraya gelsin" dedi.

Muhammed kapıdan çıktı. Kapıyı örttü ve koridorun başına doğru önce yürüyerek sonra koşarak gitti.


...


Komiser Serhat, Refik'in evinin salonunda bir aynadan kendine bakıyordu. Evin her yeri yanık kokuyordu, zift gibi bir evdi. Bir sürü polis bir sürü şeyi kaldırıp baktılar. Tek bir yaprak izi bulamadılar. Serhat, tek çözümün Cemil'i takip etmek olduğunu düşündü. Evden çıktılar.


Ortalık karışmıştı. Cemil her şeyden habersizken Refik ortalarda yoktu. 12 cinayet... İstanbul'da, aynı mevkide, sırtında simurg mührü olan 12 ölü. Serhat, daha ayrıntılı düşünebilmek için Cemil'in izini sürmek istiyordu. Aklına Utku'nun söyledikleri geldi. "Çaresiz kalırsan yak!"... kalktı yerinden yaprağı aldı ve pencereyi açıp yaprağı çakmakla tutuşturdu.


...


Utku, Cemil ile rastgele karşılaşmış olmak için evini gözetliyordu. Onunla konuşmak, ona sorular sormak istiyordu. Derken biri gelip selam verdi. 

-"Oooo Utku ne yapıyorsun burada?

Utku bir an telaşlanıp heyecanla sese döndü. Seslenenin Salih olduğunu fark etti ve Salih'i kolayca tanıdı.

Telaşından bir an kurtulup 

-"Salih, sen buralarda mıydın ya? dedi.

-"Evet oğlum, ben hep buradaydım." diye cevapladı Salih. Beklemeden "Gel benim eve geçelim, çay falan içeriz bu binadayım ben" dedi.

Utku için çok büyük bir fırsattı bu, Salih'in saflığından faydalanıp Cemil ve Refik hakkında bir şeyler öğrenebileceğini düşünüp onunla gitti.


Eve çıktıklarında Utku sorular sormak için can atıyordu. Salih çay suyu koyup Utku'yu buyur ettiği masanın karşısına oturdu. Salih'in yüzü gülüyordu. Utku'nun da öyle.


Utku yeltenip 

-"Cemil ile komşu musunuz siz?" dedi gülümseyerek.

-"Evet, şu karşıda oturuyor işte" diyerek pencereden Cemil'in penceresini gösterdi.

-"Görüşüyor musun Cemil ile?"

-"Evet, iyice delirdi Cemil."

Utku, bilmiyor ve öğrenmek istiyor gibi hareketler yaparak "Ne oldu ki? dedi.

-"Bu aralar bi kavanoz yaprağa taktı kafayı, insanlara dağıtıyor sonra yakmalarını istiyor falan... sorma ya yalnız kala kala delirdi adam."

-"Refik'ten haberin var mı? Onu hiç göremedim."

-"Dün aradım, ulaşamadım."

-"Bi daha arayayım" deyip telefonunu çıkardı. Arayıp kulağına koyduktan biraz sonra "kapalı telefonu" deyip masaya koydu.

Utku, "dün ne için aradın ki Refik'i" diye sordu.

-"Oğlum arkadaşım bu adam benim ne için arayabilirim ki?"

Utku, bozulmuş gibi yapıp gülerek "doğru" dedi.


Çay içtikten sonra Utku, veda edeceği zaman sordu.

-"Sana da yaprak verdi mi Cemil?"

-"Verdi, çöpe attım. Sana verdiyse sen de ciddiye alma, delirmiş Cemil."


Utku, vedalaşıp çıktı.


...


Kapı çaldı. Gel dedi Serhat. İçeri bir polis memurunun yanında Refik girdi. Polis memuru Refik'i göstererek

-"Komiserim, bu adam sizi görmek istedi. Üstünü aradık bir şey çıkmadı."

Serhat, adama göz gezdirip çok ciddiye almıyor gibi ayağa kalktı.

-"Kimsin sen?"

Refik utanır gibi sessizce konuştu.

-"Cemil'in arkadaşıyım."

Serhat, Refik'i tanıyamadı. Üstü başı kir içindeydi. Sakalları uzamış, yüzü kirliydi. Cemil sözünü duyunca ciddileşti.

-"Ne söyleyeceksin?"

Refik yanındaki polis memuruna baktı çekinerek. Ve Serhat polis memuruna bir baş savurması ile çık dedi.

-"Komiserim benimle gelmeniz gerekiyor."

-"Neden?"

-"Şimdilik sadece bunu söyleyebilirim. Benimle gelmezseniz kötü şeyler olacak"

Serhat, Refikten yana bir tehlike görmeyerek ayağa kalktı.

-"İyi, hadi gidelim."


Birlikte çıktılar dışarı. Serhat, arabasına doğru yürüdü. Refik hemen yanından biraz arkasından yürüdü ve beraber bindiler arabaya. Refik yolu tarif etti, Serhat sürdü.


...


Yasemin, kapıyı çaldı. Efendi, kafasını masadan kaldırıp "buyur" dedi.

-"Efendim, beni çağırmışsınız."

-"Evet, Muhammed ile beraber Cemil'in evine gidin. Kimse görmesin, iki tane yaprak alın evden, Cemil fark edemesin. Sonra Salih'i alın buraya getirin."

-"Tamam Efendim, bir iz var mı?"

-"Bulamıyoruz Yasemin, Polise yakalanmadan bulmalıyız. Refik çok iyi yapıyor işini, Salih'i infaz etmek zorundayız."

-"Aptal Salih... efendim haddim değil ama Muhammed'e vermeliydiniz o görevi."

-"Güvenmediğimden değil Yasemin, güvenmediğimden değil. Muhammed bana burda lazım."


Yasemin, kızıl saçlarını arkadan topladı. Büyük masanın üzerinden bir tabanca aldı ve kapıdan çıktı.