Kelimeler seni terk ediyor. Bilinen tüm diller yabancı şimdi. Öyle bir seslensem ki size, ne varsa içimde tüm benliğiyle soyunsa karşınızda. Öyle bir dil bulsam ki dokunsa her birinize tek tek. Ben nasıl ulaşacağım içinize, nasıl kucaklayacağım bu canlılıkla dolu yaşamlarınızı? Yol beni unuttu çoktan, amaçsızlık sarmaşık gibi kapladı tüm her şeyi. Aranıza katılmak için, sizden kalabilmek için daha kaç nefesi söndürmeliyim burada? Yazılamıyor. Bilinen öyle kolayca anlatılmıyor. Hiç de sevmedim anlatmayı, doğrusu hiç öğrenemedim nasıl anlatılır, nasıl konuşur bir insan bir insanla, nasıl hikaye olur yaşananlar, o sahneye nasıl çıkılır, pervasızca oynanır benlik rolü, bilemedim. Yaratmak için var olmak gerekliliği, var olmak için yaratmaya muhtaç benlik. Çıkmazların elinde tutsak edilmiş bir yaşama gebeyim. Koçanından hiçbir zaman çıkamayacak, olgunlaşamayacak bir zihni yerlere seriyorum. Aşağılamalar, arkalarda dönen soru dolu bakışlar; utanılmadan, gizlenmeye çalışılmadan yüzüme çevrilmiş gülüşler; alaylarınızla dönüyorum etrafınızda, bensem kibir, kim koydu bu vahşiliği her yaptığı hatada acılarla kıvranan göğsüme? Daha sesli, daha acımasız gülün, hak etmiş olmalıyım.