bahçeye döndüm yüzümü, kendimi ölü yakaladım yemyeşil çimlerin arasında uzanmış, bir araba sesine yanaştı kulaklarım, bütün belinden kavradığım kadınları hatırladım, dudaklarım yağmura karıştı, ya da dudaklarıma yağmur her neyse işte, epey estetik delirdiğimi düşünüyorum, gömleklerim falan var hiç giyilmemiş, izlerim kalabalık, kitap raflarının düzdüğü beynim, kendimi bildim bileli bir cesete omuz veriyorum, ne zaman durup arkama baksam hep yorgun olduğumu görüyorum, anlaşılır şey değil, önerilere ve tehditlere ise daima açıktım, var gücümle saatlerce izlediğim haritalar, nasıl pişmanım ama hiç göstermiyorum, herkes kadar kendini yaşamaya kurmuş ben, karşıma geçip birileri anılar falan deyince gülesim geliyor, haliçten atlıyor kuşlar şu an, hangi şarkılar çalıyor saatlerdir inan hiçbirini bilmiyorum, susar mısın ağlar mısın haline manzaranın, bir kız doğu ekspresi hala var mı diye soruyor, içimde kapılar çarpılıyor, aklımı baştan çıkarıyor ağrısı, müzelerden ve freud'an bahsediyorum, çelimsiz nir soru kurcalıyor ıslak alnımın içini, yalnızlık diyorum, koşmayı nereden öğrendi, hem de benimle
Aykut Akgül