ben en iyi arkadaşımı kaybettim, birkaç ay önce, ismi zahir. 

ay ışığının yüzümü aydınlattığı bir vakitte, gömdüm onu zihnimde.

neredesin zahir?

beni terk ettiğin gece, kavuşabildin mi o hayata? hayaliyle yaşadığın o hayat..

seni özlüyorum zahir. en iyi arkadaşımı, abimi özlüyorum.

ama nefret de ediyorum senden, adını söyleyince yüreğim burkuluyor.

beni buraya getirdin, sonra da bu kocaman, ıssız dünyamda yapayalnız bırakıp gittin beni zahir. 

artık yoksun, bir boşluksun, boşluktan da ötede, bir hiçliksin. kocaman bir hiçlik. göz dolduran bir hiçlik. 

sana ihtiyacım vardı zahir, hiç kimseye olmadığı kadar. boğazım parçalanana, kan kusana kadar ağladığım o gece sen yoktun yanımda. beni o gece sen büyüttün zahir. 

öfkeliyim sana. hiç kimseye olmadığım kadar. sen kendini, ben seni kaybettim. en iyi arkadaşımı…

varlığını sorguluyorum artık. geldin, geçtin ve gittin hayatımdan. 

ömrüm boyunca senden nefret edeceğim, ama şunu bilmelisin;

eski, asla ulaşamayacağımız bir yitik değil. bizim içimizde, en derinlerimize gömdüğümüz karanlık taraflarımız. eğer yeteri kadar kazarsan, ancak o zaman ulaşırsın eski ben’e. seni her zaman sevdim zahir, iyi ki vardın, varoldun, bu kısa hayatta…