Bir sabah uyandığımda odamdaki köpekbalığı dikkatli bir şekilde beni süzüyordu. İçimden bir ses bu buraya yüzerek mi geldi diye bir soru sordu..
Bir palamuttur çöken borsayı siniyle otogarda gezdiren.Havanda su döverken yüzmeyi unuttum.
Suyun sızdığı deliği görebilmek umuduyla yavaşça yatakta doğruldum. Köpek balığı öfkeyle kuyruğunu cama geçirdi.
Keşke cam koyun doğurmasaydı. Acele ölmezdi köpek balığı. Yazgımız cazip.
Kayıp ilanı vermişti denizdekiler.
Aranıyor.. Kayıp köpek balığı. Ölümü yasa boğacaktı denizi.
Denizi görmeye gittim, kendimi sorumlu gördüm. Deniz beni tanıdı.
Üç gündür uyuyormuşum gibi dürtüyor toprak. Oy verirken tepemde dikilen rakamları sevmiyorum. Rüyamda bir leprikon gördüm. Benden uzun bir mektup yazmamı isteyen ağacın yeni bir para birimi olduğunu bilmiyordum.
Beş parasız sokağa düştüm, köpeklerimle. İnleyecek
Tuzdan ayrı düşmüş
Şekerli rüyalar görüyorum.
Sonuç olarak şöyle bir şey de mümkün. Bir sehpa ayaklarıma muhtaç değildir. Alnı secdeye değmeden vurulmak için.
Hiçbir şey anlamadım.
Kanamak elimi çağrıştırmıyorsa, yarasız dur. Kırmızı bir telefon tuşunda yazılı. Belki atlar tüylerinden hoşlanmıyordur.