Vicdan metalaşması. Gündemden düşmüyor kanımca :)
@temizridvan metalaşmamaya direnen ruhlar kaldı galiba :)
umut ya da yanılgılar var... :)
Metalaşmak demeyelim onun yerine şöyle diyelim duygularımızın sömürülmesine bilerek izin vermek diyelim. Artık her şeyin sahtesini yaşıyoruz aşkların sahtesini melankolinin yapmacıklığını mutluluğun ikinci elini kullanıyoruz yani.
Kişisel zevkler.
foucault'nun şeyleşme dinamikleri ezberinden bir bakışla anadolu makulleri üzerinden 'metalaşan şey' değil de 'metalaşma yönü'ne dikkat çekerek 'kutsallaştırma' gibi bir kavram atıyorum ortaya; zira bizim memlekette metalaştırmanın en verimlisi kutsallaştırma üzerinden yapılır. bunun gerekçesi de altını doldurabilme gibi bir çabanın olmamasıdır. bir durumu dahi şeyleştirirken önce tutarlı ve güçlü bir kaide gerekir. ancak kutsallaştırma yönünde o kaide asırlarca geriden hazırlanarak gelmiştir ve onun üzerine koymak daha kolay gelir. her ne kadar pakedinden açılarak tüketilen hazır fikirlerin yolunu açsa da şeyleştirme, kolay yaşama ve kolay düşünmeye fayda sağladığı için tüm mana yitmeleri ve sönme tehlikelerine rağmen tüm insanların bile isteye hizmet ettiği bir kötülüktür.
bu sayede kötülük dahi şeffaflaşma tehlikesi ile karşılaşabilir çünkü her yolun sonu aynı yere çıkar...
Kesinlikle “mutluluk” . Bir mutluluk fetişizmi var arkadaş aldı başını gidiyor. Mutsuzluk, hüzün tü kaka. Mutluluk, eğlenmek mi ooo yee. Yemeyin bunu arkadaşlar hüzün de mutsuzluk da yaşamaya dahil. Bırakın onlar mutlu olsun.
İnsanların en saf duygularla bağlandığı, sevdiği şeylerin(Küçük prens, leyla ile mecnun, çay sohbetleri vs.) ya da yaşadıkları dönemde önemli başarılara imza atmış, kendi davalarında mücadeleler vermiş insanların (Frida Kahlo gibi) hayranları olmamalarına rağmen bir şekilde onların ismini, resmini kullanarak ticarete dökmelerini mide bulandırıcı buluyorum. Öyle ki geçtiğimiz yıl İzmir depreminde halen kazı çalışmaları devam ederken bile kurtulan o küçük çocukların üzerinden reklam yapıp, ''umut'' temalı kupalar çantalar satmaya kalkıştılar. Hiçbir şeyin değeri yok bu çağda. Seviyorum dediğin şeyi ertesi gün vitrinde fahiş fiyata bulabilirsin. Hem de renk seçenekleriyle.