İki dudağının arasında
Aralanır ihtimaller kapısı
Ne cennetler yaratır
Ne çehreler karartır
Taş atmaya benzer
Issız kuyusuna aklın
Eline alanın şekline...
Yaslamışım gecenin omzuna başımı
Ay uzanmış denizin üstüne, sallanıyor beşik gibi
Tam soğuk dalgalara kaptırmışken derdimi
Yıldızların kuyruğundan yakalıy...
Bırakabilseydim bırakırdım ki
Kanattığım bilekler senin mi?
Hani avucunda beyaz kelebekler vardı
Kararmışlar, demek onları da ölüm aldı.
Sen söylemiştin,...
kırık camlarda yüz tutan aksim, bütün müdür?
ey durmadan koşan atlara inat, çatlak uzuvların
ey akıp giden zamana inat, bozuk saatlerin rabb'i
üstüme zırh...
Gecenin mehtaplı saatlerinde
Fışkırdı denizden şarabî güller.
Uyandı, gülleri duyan bülbüller;
Musikinin kadehi kalktı göğe.
Üryan kalpler, giyindi yıldı...
Durgun bir denize adım atarken
Değip geçen dalgalar gibi
Dokunulmuş ruhuma
Öyle dokunulmuş ki
Hırpalanmalar neymiş unutulmuş
Öyle, yumuşak, nazikçe
Ö...
Güneşi hapsettim içime
Sıcaklığını her an hissedebileyim diye
Bulutları koydum gözlerime
Yağmurlar yağdı bazen göz bebeklerimden
Yıldızlar biriktirdim...
Geri dönmemek, her zaman bir direniş değil.
Her zaman bir inat değil. Bir mukavemet etme, bir tırnaklarını toprağa geçirme; ayaklarından seni geriye çeken ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok