Bugün unutmak istediğim her şey bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti…
İnsan öldüğünde en yakınının unutma süresi 18 aymış o da en uzun süre. Yani 18 ay...
Kalabalık şehirlerde kaybolmuş yalnızlığı vardı.
Hüznü sessiz çığlıklarıydı.
Yitip giden hasretine seslenirdi.
Mahzun yüreğinde sevdanın ateşi parlardı. ...
Herkese, her şeye rağmen,
Birdik, bizdik sevgilim.
Adımların yörüngemde dolaşırdı hep,
Gözlerimiz aşkı tanımlardı.
Sarılınca tamamlanırdık,
Şimdi ise ya...
Görmenin bedelidir bu diyorlar...
Sevmekse öyle kolay değil
Yaşamın içinde bir ses,
Hasretle yanan...
Belki bir gün gel diyebilmek...
Cesaretin esiri ...
ölgün bir mevsimi andıran yüzünü
saklasam, saklasam
yayılmasa mutsuzluğun,
ruhunun neşesine
nefesine tohumlar eksem
güller, papatyalar ki
hayatsızlığa ...
bu bir döngüydü
saplanıp kalırsın ya
kapının aralığına
kuyruğunu sıkıştırmışsın gibi
üstelik kurtulma çabaların hiçtir
13’ü en son tıkladığımda
yaz...
Sen bana çöl gibisin
Kum kum gönlüme düşen vaktimsin
Gezinirdim mekansiz fikrimle
Fikir fikir çöl oldun içimde
Yüreğime kazıdin adını bakış bakış dik...
”… Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır…”
Hayatı içinden geldiği gibi yaşamaya çalışırken zaman zaman kaybolan ama asla denemekten vazgeçmeyen...
Siktirip gidiyorum nihayet.
Kış kokusu var sadece aklımda.
Anlaşılamadığımı henüz fark etmediğim yaşlarım var.
Kendimi uyuşturamıyorum bile artık yeteri k...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok