yara, göğsüm etine kavuşmazdan evvele

acım şarkıların kurşunuyla vurulmadığı zamana

dönebilsem

oysa bir ok nasıl davranamazsa hiç atılmamış gibi

hasret de öyle geri alamaz çektiği tetiği

köşeler kenar olmadıkça dönülmeye mahkumdur

ve her köşe

sivri ve belirsiz bir çamurdan yaratmıştır kendini


neyse ki hiçbir kurşun

kaşlarından yapılma iki ovanın arasında

dörtnala koşmayacak sevgilim

hiçbir noktanın dönümü

senin rüzgarınla çarpışmayacak

sarı bir orkestrada, yeşil gözler korosunda

senin notalarını duyduğumdan beri

düşmanını yitirmiş bir militan gibi cephedeyim

şarkılar senin, kurşunlar benim


tek yanılgım bu da değil üstelik

ben acıyı ayrılıkla aynı anadan doğma sanırdım

sanırdım ki

insanın ölümü kurşundandır, ezgisi

ne kadar çoksa dillerin

hikayemiz de o kadar koyu bir kalemle yazılmıştır

meğer hikayenin bitmesi değil

hikayesiz olmakmış

kız kardeşi acının.