uyudum, uyandım

ben işte içindeki o suçluluk duygusuydum

boş tarlalardaki vicdan azabındım

her şeyin kendi sakinliğinde devam edişinin 

o iğrenç seyrinde belirdim

koştum, terledim

boşluğa düştüm, boşluğa dönüştüm

gerçeklikten ve içinde bulunduğun her şeyden

bir uçurtmayla kurtulmayı beklerken

histerik gülüşlerden etkilendim

kalktım, uçurtma ipine bağladım derdimi

kurtulamadım, yoruldum

hızımı kestiler, düştüm

ipimi kestiler, bağırdım

arkasını dönüp küserken dünya bize

ben işte içindeki o suçluluk duygusuydum

yirmi beş metreye sığdırırken olup bitenleri

yirmi beş kere nefesimi kestiler

yutkundum, ağlamadım

kaçtım, mahcup oldum

gittim, bulutlara saklandım

utana sıkıla anlatırken olanları

dünya meşrulaştırdı tasamı

en inceldiği yerden kopardılar uçurtmamı

ben işte içindeki o suçluluk duygusuydum...