Hayallerini idama götüren duygusuz, mimiksiz, tüm hislerden arınmış bir gardiyandı o. İdam sehpasının o can acıtan rengini bile göremeyecek kadar kör olmuştu...
Karşısında duran adamı tanıyamaz olmuştu artık. Gerçekten bu kendisi miydi? Eskiden rengârenk kazaklar giymez miydi hep? Hatta bu yüzden okulda öğretmenlerin...
Gökyüzünden yere serpilen
Küçük kar taneleri,
Buruk bir mutluluk,
İçinde yeşeren umudun son kırıntıları,
Pişmanlık;
İçini dolduran cehennem ateşi,
Küçü...
“Her bir insanın ölümü de işte böyle azaltır beni çünkü ben insanlığın bir parçasıyım. O yüzden sakın sorma çanlar kimin için çalıyor diye; senin için çalıyor.”
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok