Kaçıncı şişenin bilgeliğinde anladım bilmiyorum...
Ama anlamak bazen bir hiçliği başka bir hiçliğe bırakmak gibi..
Çeşit çeşit..
Bakışından anlamak,
gül...
Demli gecelerde bir başka olur yakamoz..
Rüzgara tutunup ne diyarlar geçilir parıldayan ışıklar arasından...
Sonra sonra çatılır kaşlar..
Ay müsaade...
İcinde olmama gerek yok elbette.. kalbimi avuçlarında tuttuğunu bilsem, hatta bilsen...
Koymazdı bana, geceye kuruyan ıslaklıklarımız..
ben senin ben dediğ...
Ben bir savaşçıyım...
Ama bildiğin savaşçılardan değil...
Benim hazırcı zaferlerin harcı bir silahım yok...
Ben beynimle savaşırım...
Beynim en tehlikeli...
Olduğunca yüklü bir gece...
Dalgalı ve karanlık bir denizde , uykusundan uyanmış küçük kara balık...
Belki de merak içinde...
Sevdalanmış diyorlar, buzdağ...
Deniz ile kavuşan nehrin hayal kırıklığı gibi ,
Yarına ulaşmış bugünün, bitip tükenmişliği gibi,
İnsana susamış yalnızların , insana karışmış ...
İki bardak koydum masaya
Seninki boş benimki dolu..
Bekledim baktım öyle sağa sola,
Kimi zaman boş , kimi zaman dolu..
Vazgeçtim sonra hayal kurmaktan......
Günün ilk ışığının vurduğu tepelerde yankılanan müziğin hangi alt melodisinde...
Bir kar gürültüsü derinliğindeki yorgun sesiyle yol alan teknen...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok