Yelkenli geziyor
Denizi olmayan şehrin kıyısında,
Fırtınaya aşina yapraklar söylemiş.
Hareketsiz, süngü gibi insanlar
Yeşil kanlı elmamı susturdular!
Ağ...
Mapus kapısı, nöbetim
Divan soğuk üşürüm, bu sabahleyin.
Ne vakit kavuşacağız,
Bitecek mi? Bugün, yarın.
Bitecek mi? Siper altında üşürüm
Bu sabahleyin....
Bu duvarlar, kavak ağaçları
İğne düşmez papatya altına
bürünmüş kayalar.
Kayalar ki yakın mıdır?
Suyun,
derenin sessizliği.
Şahidim var, tanıklarım.
...
Kara bulutlar süslemiş saçlarını
Elim pençe, buz, yıldız gibi
Mesela, mezarlıktaki çam ağacına konmuş,
Güvercin gibi.
Yalnız mezarlıkta mıdır ağaç?
Bir ...
Canlar göçüyor, saçları beyazlamadan.
Sandal ile deryaya yürüyen canlar,
ölüyor.
Suçsuz, akşamları bitkin halde
ocaklarına sığınanlar,
Muallimler, on al...
Sinemde iki katlı konak.
Yeşilin en derini,
Karanın en karası,
Saltanat terası kadar
Uç bucak derin bir çukurun sinesindeyim,
Oda görmez, kulak işitmez
...
Nacizane yüreğim, ahşap
konak.
Karanın sükuneti
Mavinin sedası kadar,
Kurak, muhtaç toprağım var.
İhtiyar çatılar altında,
Bir demet yaşam
Hanemde ne ...
Zarfın derinlemesinde armonika
Kabzası ahşap, pipo.
Ayrımlı müşterek koku vardı.
Atmışlar, mutlak yetmiş kokuyor
Benim,
Benim elma ağacım
Üzerinde kepe...
Piedra Irmağı'nın kıyısında oturdum ağladım
O gece sevinçten karıştı gözyaşlarım yeşil suya
Su yeşil dedim diye kanıksamayın dostlar beni
Temiz bir su de...
Benim lügatımda yoktur
Beyaz kundura giyen.
O kadar temiz midir kalpleri,
Kirli gezebiliyor mudur Fatih'i,
Beyazıt'ı, Süleymaniyeyi.
Korkarım adım atmak...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok