inan ki özlemiyorum seni, eskisi kadar ağlamıyorum bile. hiç vicdan azabı çekmiyorum baktığım gözlerde, dokunduğum tenlerde. yokluğuna sadık kalmayı bıraktım...
Rüzgârlar nasıl da Esir alır sahilleri
Dolar kumları kendi telaşına
İç içe geçirir, çarpıştırır, parçalar
Denizler de öfkesini kumlardan çıkarır
Kayaları...
Şuurumdaki karanlık tılsımlar
Alnımın ortasından yarılıyorlar
Mabedimi kurcalıyorsun hayasızca
İlim ilmek çözülüyorum yolunda
Velakin kendimi kurban edi...
Çiçekler topluyorum
Ve
Onları sıra sıra diziyorum
Yeni anlamlar yüklüyor
Herbirini tekrar tekrar kırıyor
Durmadan da ağlıyorum
Ben ki,yücem!
Zamansı...
Sığdı
Avuç içime
Dünya,
Ellerini tutunca.
Saçlarından
Sakallarına giden
Yolu öpmek,
Gömleğinin
Yakasına saklanan
Cenneti koklamak,
Kirpikleri
Orma...
Bir şehir var gözlerinde tarumar,
Göz bebeklerinden fışkıran kara ordular,
Göz kapaklarında dikenli bir zırh var...
Etraf çok durgun, sessiz ve kimsesiz...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok