Kendimi arıyorum
Bir defterin arkasına yazılıp
Kaybolmuş
Mısralarda
Şiirlerde.
Mırıltıları dudaklarda kalmış
Bestelenmemiş
şarkılarda
Hüzün dolu bulutlardan keder yağıyor
Her evin penceresine misafir olan bu damlalar
İnsana derdin herkeste olduğunu anlatıyor
Uçarken dört martı şu çatılar...
Yorgun bir beden
Düşünceler bulanık
İnsanlık gitmiş benden
Anlamsız düşünceler aklım karışık
Bu içimdeki sıkıntı dünden
Bugünümü saran delilik
Aklı baş...
Hayat bir yığın yaprağın öfkeli rüzgarla savrulması
Yağmur ansızın gelen bir hüzün boşalması
Bu kahreden acı havalar
Yanan bir ruha düşen korlar
Bu çares...
Mutluluk değil, kopukluk değil.
Üçüncü bir yol belki iyi gelir
Sensizlik değil, senle hiç değil
Yalnızlık güzel ama acı gelir
Öptüğün dudak susmakta
...
O kadar anlam çıkıyor ki işin içinden, anlamsızlıktan doğuyor adeta bütün bu düzen.
Çentik çentik olmuş kahveye çalan pemben, arasından incilerin göz kırpar...
Dönmüşsündür yüzünü elbet ki bir gün ışığa,
Kırk derece dönüp kırk derece sönmüştür üzerinde baharın esintisi
Ve yaprakları,
Bodur bir erik ağacı ile raks...
Kelimelerimi içimdeki bahçeye gömdüm
Suskunluğumla suluyorum onları
Ben sustukça onlar büyüyorlar
Onlar büyüdükçe
Ben boğuluyorum
Soluklanmak için her a...
Kasıklarıma kadar ıslandım bu yağmurun renginde.
Boş metruk kutu, gölgem düşer kapısından öte görünmez ışıktan.
Camları kırılmış bir bina, kapısı sökülmüş,...
Yüreğim delik deşik, oluk oluk akarcasına kan kırmızısı bir nehir.
Ciğerime saplanan bu keskin ağrı, delip geçen en sert kemiklerimi kırarak, ve yırtarak de...
Gözleri önüne akan bir beden.
Yürüyen bir cenaze adeta.
Bir insan kaç kere ölür ki şu hayatta ?
Kaç kere içine gömülür derisinden tabutuyla ?
Son vaaz dö...
Cırcır böcekleri ile bir geceyim.
Yumuşak esinti kaşıyor toprağı,
Ve sert bir ağaç gövdesine çarpıyor yalnızlık.
Camı tırmalamaktan hoşlanan tekrarlı ses ...
Üzgünlüklerdeyim, şehrin sesi bir arabanın hızla geçişi gibi yanımdan, uzaklaşmakta.
Tozunu kaldırıyor her adımım kaldırımın, belki de bendim kaldırım, asla...
Yorgunluğun kara bulutları içinde bir yıldırımım ben.
Yükümü boşaltacak yer arayan, çakacak toprak bulmak isteyen; küçük, parlak bir yıldırım.
Artık sığmıy...
Solmuş çiçekler ile dolu bir balkonda,
Kalın ip sıkmış sanki boynumu, elimde siyah güller tutuyorum.
Dilim mosmor sarkmış ağzımdan dışarı, Ayaklarımın altı...
Sabah,
Her sabah cehennemin toprağı ile uyanırdı bütün şarkılar.
Nefesi alev kokan bir melek çökerdi üzerine,
Kırmızı tırnaklar hala boyun üzerine.
'Bilm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok