Edebiyat > Şiir
Bu alanda, şahsınıza ait şiirlerinizi paylaşabilirsiniz.
bir ressamın tuval fırçası gibiydi;
fırçayı sürdükçe karmaşıklaşan
sade, yalın anlaşılmaz olan.
gece yarısı yıldızları seyre dalmak;
kirli dünyanın kaçış...
İçim, içime avaz, dile söz düşmez
Bir başka yangın bu, bitmek bilmez
Sustuklarımdan, göz gözü görmez
Kabullenmeye bırakmak kendini
Zamanın acıyı dövdüğü anlarda her haliyle hunharca
Kıl kırk yarılmışken, kabullenenin teslimiyetiyle
Kabullenmeye bırakmak...
Bir sesle havalanan tanıdık
Bir sığırcık sürüsü
Bir kuyu başında kavaklardan
Masmavi bir gökyüzü
Altında ıslak çorapları
Vura vura kurutan
Bir çocukluk...
VERMİLLİON
bir bok böceğinden daha az gerekliyim ekosistem için
biliyorum hazırlıklıyım ölmeye ve daha sessizi daha erkeni de kabul
tam burası için hatl...
Ayarı kaçmış subap gibiyim,
Sosyal hiyerarşiyi sağlamak zor,
Ya kırılıcağım,
Ya değişeceğim.
Akordu bozulmuş tek bir telim,
Kendi sesime tahammülüm kalm...
Gözlerin gökyüzü, mavi, deniz
Ve yalın ayak bir çocuk gülmesi
Saf ve temiz
Gözlerin bir serçe tedirginliği
Yol gitmeli, göçmen kuşlar çaresiz..
Baharı g...
Gözler, beni hayâta bağladı.
Gözler, çiçeklerimi dallarından kopardı.
Gözler, solmuş umudumu cânlandırdı.
Gözler, yüreğimi parçalayıp elime verdi.
Gözler...
Suların karardığı
Ve suların kara ağladığı
Kuzguni ve kurşuni bir şehir geride kalan
O şehir ki tüm dağ susmalarının şehri
İnadına gök doğdu avcumun orta...
Rüzgarı hissediyorum kavgalarımın içinde
Yüzümde kanın o kızıl serinliği
Bayraksız cephelere çökmüş karanlık
Ellerim öfkeyle karışık
Dalga sesleri yüksel...
Benim adıma da konuş
Nasılsa ölüm susuşunda dillerim
Ben konuşamıyorum
Dilimde eşek arıları
Nasıl da öksürtüyor beni
Çıktığım bu karanlık yokuş
Benim a...
Kanadı kırılarak öldürülmüş
Güvercinler mezarlığıdır kalbim
Gücü yeter mi hiç
Ölmüşü diriltmeye
Öldürenden başka kimsenin
Buğdayla kandırdım bir kuşu
Ellerimle öldürdüm
Ve gözlerimle gördüm
Bu topraklarda vicdan
Daha kutsal değil buğdaydan
karmaşa karmaşa
gidip gidip dönmek geri
içinde dövüştürdüğün pişmanlık askerleri
daha ne kadar yaralayabilir ki seni
farzedelim ben fesleğenmişim
sen bü...
ömrümün nahif bileşeni
yorgunluğuma çay içer misin diye soranım
çayıma dem katanım
yüreğime üfleyenim
kadrimi bilenim, elimi tutanım
çorbamı ve sevmeyi ...
Sakla samanı derdi annem hep
Öğretmeden
Sapla samanı ayırmayı
Deneyerek öğrendim bende
Her kaybedişim de
Saman gibi içten içe yanmayı
İpek saçlı, al yanaklı, ay dudaklı,
Yepyeni tazecik bir Cumhuriyetmiş gibi,
Kıvranıyor, dört dönüyor tohum
Bundandır toprağın bütün sancısı
Ekimin 28 ind...
Ağustos başında bir akşam üstü
Düştü toprağa tohum
Alnından düşer gibi
Torna tezgahında bir ustanın
Kendi mezarını kazan
On altısında bir madenci çocuğu...
gece gelmese üstüme bu kadar
neye yarar oyuncak tanrısına inanmak
çocuk kalmak varken sonsuz göğün altında
koştum
düştüm
koştum
...
Yazıyorsun;
Kaleminin başından aşağı serin sular döküyor hayat.
Kelimelerin şeffaflığına eriyor için.
Biliyorsun, asla silinmeyecek akıttığın mürekkebin.
...
Yalın halden kurtulan düşlerde verilen bir savaştı bu..
Ayılmak yıllar sürdü...
Örtülen gerçeklerle haksızlığa bulanmış sevgisizlikler
Hepsi de kült bir r...
Gönlündeydi eşsiz güneşin özü
Sen sandın ki bu yüreğinin közü
Gün boyu huzura yeter tek bir sözü
Söyle bana kaç renkte sıcaklığın var
Gözlerin ayna sandı...
Hani çilingir sofrası kurmuşlardı ya
Sahildeki duvar dibine,
Ben de özenmiştim onlara,
Hatta oturacaktım masalarına...
Bugün yine oralardaydım sensiz.
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok