ve sessizlik. çok sessizdi ev. sadece ayak uçlarımızın sesi. tüm o kalabalık gitmiş, renkler yeniden geri gelmişti. seksen metrekareye ne sığabilirse sığdırmıştık, bizden kalan tek şey. koca bir sessizlik.
sustuk.
gerektiği için değil, istediğimizden. yok saydığımızdan. oysaki ne çok anlatılacak şey vardı. aklımdan çıkmıyor, düşünüyorum. anlatmamaya yemin ettim, lakin anlatacağım. biliyorum, bunu duyacaklar. en büyük günahlardan birini işliyorum, belki bunun için sonsuza dek cehenneme komşu olarak yaşayacağım, fakat anlatmalıyım. kusmalıyım ciğerlerimden, kasıklarımdan, göğsümden, nerede var ettiysem… yok etmeliyim.
konuştukça azalır mı kelimeler? tanrım, bilmiyorum. nefesim kesiliyor, ruhum sıkışıyor kapıların ardına. el ele geçtiğimiz kapılar… dünyaya, dünyanın sonuna açılan kapılar… gülümsüyorlar bana. kocaman, sivri dişli kapılar…
hayatımı altüst ettim bir salı gecesinde ben, daha çok gençken.
just breathe
2024-10-31T01:20:29+03:00konuştukça kelimeler azalır mı bilmiyorum ama konuştukça hatırlanır. Hatırlandıkça konuşulur, bir yerlere yazılır, çizilir. Sonu gelmez ki bu döngünün. Beraber yediğin, içtiğin yerler, yürüdüğün yollar, girdiğin kapılar unutulur mu en güzel anlar ? Asla… Bu unutulmayan anlar sanki bir tabloda yanlışlıkla bırakılan ama çokta yakışan bir iz gibi hayatımızın bir köşesinde kalacak. Unutmayı deneme sakın başaramayacaksın. Herkesin tablosunda isteyerek veya istemeyerek bıraktığı o iz vardır. Onunla yaşayacaksın, her sarhoş olduğunda iyi ki o anlar yaşanmış diyerek mutlu olacaksın 🥲 Ya hiç yaşanmasaydı ?