Gözlerine bakmak istiyorlar Havva

başını eğiyorsun

susuyorsun Havva, acımı yaşayamıyorum.

susmaların beni öldürüyor

kendimi asıyorum.

dayanamıyorum.

Bir köşeden geçerken tecavüze uğruyorum

Bebek ölümlerinde oturuyorum dönüşte

bir kahve yudumluyorum

Didem, çamuurrrrr, diye fısıldıyor

eve geçerken de bazı dayılardan pişmaniye alıyorum.


Sen popüler bir kadınsın Havva

ben değilim

olmak da istemiyorum.


Kim ikna edebilir ki seni yaşadığına

bir daktilon bile yok

tanıştım ben o kadınlarla tek tek

içimdekiler fırladı onlara doğru

kıskandığımı anladım en çok.

kıskandığıma benzediğimi anladım.

o da suçlardı kendini babasının ölümünden.


Bilirsin işte Havva herkes kendine kalabalık

herkes kendine yara(r)

ve hiç kimseler yoktur içinde bizim gibilerin.

tekerlek izlerine bakmayı severiz

inceleriz

söylemeyiz

bulduğumuz. her. elmayı. yeriz. biz.

deli cesareti.

delirmiş kadın cesareti.


Biz örtmesek kimse kalkıp bakmaz üstümüzdeki cesete

Kokar, çürür, erir

eti parça parça olur

dokunsan dağılacak olur

görmezler.

Bu senin görevin değil Havva.

bekleme

bekleme

Koş.

ayaklarını kestilerse ellerin var

O gözlerin var günaha çağıran bilirler seni.

çekinme.


İncitiyor mu bu sözlerim seni

biliyorum kötü hissediyorsun

yaramadı özgürlük sana belki

ne düşüneceğini bilmiyorsun

delirmekten korkuyorsun

Şşşşşşttttttttttttt

sağa sola bakayım deme sakın

odaklan

odaklan

Yok artık, gelemez

sicili kirlensin istemez.


Korkma kadınım. güzelim.

acılı bir dünyayı sıkıcı bir cennete tercih ettin sen

hem nereden baksam

hüzünlenmek için kendini dünyaya fırlatansın.

gururlan.


bebekler hep düşer

çocuklar parklardan düşer

düşen düşene burada

Kabasakalların hiç suçu olmaz ama

sen değil miydin altı yaşında olan

belki dört!

belki üç!

belki iki!

belki de on iki!


İzin ver fışkırsın böğrümüze

izin ver

Kucaklayalım tüm bunları

izin ver Havva

ben eşikte yapamıyorum daha fazla

buram buram acı kokuyorum

Ekşiyorum daaaaaaaaaaaaa


izin ver delirelim

bir oraya bir buraya olmuyor

bir olalım.

Yalvarırım Havva bak bu kalbim

Çatlayacak

umutsuzluktan çatlayacak

susuzluktan.

Boşuna mı sayıklıyorum beni anla beni anla beni anla

Kaburga değilsin Havva beni anla!


meyve toplarız orada seninle

ağaçlara tırmanırız

Gelenlerdeki ve görenlerdeki tüm 'ek'lerle uçurtma yaparız göğe salarız

ezberletilenleri unutur

bunu dileriz Havva!

iftiraların üstünde hoş kokulu yemekler pişiririz

kazanlar dolusu

dağıtırız cennet erbabına.


Benim ayaklarımın altı nasır dolu Havva

geçmiyorlar, ayaklarımı mı keseyim illa

şiir mi yazayım yoksa

seç Havva

karar veremiyorum sen seç.


yandığıma kanıt bir tutam külüm bile yok

ve konuştuğumu kanıtlamaya kelimelerim

şimdi elini ver

derin derin nefes alıyoruz Havva

bağırıyoruz, bir yandan dil çıkarıyoruz

"biz masumuz en az ebegümeciler kadar!"

yazmak da esasında bir bilgi edimi değil de nedir


araştırma yapıyoruz.

rahatlıyoruz.

tükürüyoruz suratlarına Karagümrük’te yaşamak gibi.

evlerden çıkıp

caddelerde yükseliyoruz

yükseliyoruz.


bak. havva.

dilhun kadınım.

bu da vızz geldi tırrrrrıısss geçti içimizden

özgürüz artık