Bir süreliğine site yöneticilerimizin açıkladığı üzere zorunlu sebeplerden ötürü (hepimiz aynı anda) bir süreliğine ayrı kalmak zorunda olduk.
Sizleri özled...
Ne avuçlarım sığdı içime
Ne de bi kuşun gagasındaki ateşim
Belirsizliği ile yalnızlığımın hışırtısında
Hiç bitmeyecek gün arası sorgularım
Sandığım tüm...
Bu şehirde anlatacağım pek bir şey yok sana. Elbet bir gün yolun, en başından kazanmış birine rastlamış, öğrenmişsindir. El ele tutuşarak geçtiğiniz caddele...
Ey öz evlatlarını yiyen koca şehr-i Istanbul,
Sen misin yalanların efendisi?
Kaç mezarlığın var, daha kaç hayal gömersin?
Seni yeneceğim diyenleri toprak ...
İnana bana çok işim var.
Baksana, şu saat oldu; çöp kamyonu hâlâ gelmedi.
Duyuyor musun sesleri? Yan komşular kavga ediyor. Adam yine sarhoş gelmiş eve...
Ömrüm tanelere ayrılıyor
26 Mart'ta öleceğim, biliyorum
Ben bir paradoks olarak doğdum
Durmadan sesler aldım, sesler verdim
Göz kapaklarıma birkaç düzine...
Ne yapmalıyım?
Gömleğimin düğmelerini açıp,
Sırt üstü uzanmalı mıyım toprağa
Yağmurlu bir gecede?
Anlamsız cümlelere yazılmış manalı melodileri
...
Eskiden ülke ekonomisi konuşulduğunda, eskiler “Ne olacak bu memleketin hali?!” diye birbirlerine esprili bir şekilde sorarlardı. Günümüz ekonomisine bakıldı...
Uzayan cığlıklarıma birer can kesiği
Ucuz hüznüme birer karanfil
Pek severmiydim bilmem
Kokarmıydı hiç köknarların gölgesinde
Mis gibi annemin cıvıltısı ...
Sevgili kendim,
Kimseye kızamam
Biliyorum seni en çok ben ziyan ettim
Taramadığım saçının
Okşamadığım başının
Günahı yine benim omzumda
Bu ağır yükü ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok