Sahiplendirildi gözümdeki it dirseği
Açık bir şiir olacak bu
Bektaşi mahlasıyla dolayarak belini
Safi hikaye be
Safi ne var yani ben de şekersiz içerim
...
Dişindeki oyuğa yerleşen şehir silüeti
Minareler ve kubbe süveter kaldı
Dilinde keskinlik tadı, dilinde kılıç
Dilinde kaldı bir kuşun lades kemiği
Ki kaf...
Deniz kabuğu mu bu
İçindeki denizi çıkartmış ortaya
Balta izi
İçindeki yavşak belediyeyi çıkartmışlar
Biri burnundan plaj çekmiş
Silis kumu ve sahiller...
Sözbilimciler, özverili Türkçe
Ve andımız
Kriminaldeki boş kovana yuva kuran
Kraliçe arı, kahrımız
Bir cümleyi infaz ettiler bu gece
Yargısız
Özledimle...
Omuzlarımdan oturmamış bir elbise
Bedenimi saran tedirginlik
Katalitik önünde yedi kat plastik top yumurtlayan
Kendi göğsünü yumruklayan primat
İskeletor...
Bir ses var kafamın kuytusunda. Uykusunda ölüme yakalanmış köpekler duyar sadece. Bi' bira daha, biraz da kurulu tetikler elimin şişe değmeyen kuru tarafına....
Baharı kutladın Berfin kar altında
Berkin’e ağladın
Ve ağırlığınca günahı olan çocuklara
Sol omzunda bir istifa dilekçesi
Her ağaç kendi köküne mahpustur...
Varsa üzül, yoksa sevin
Yüzün düşmesin balkonlara
Buğday çatladı demin
Bir korkuluk var adımda
Yüz görümlüğüdür kör bir gelinin
Üç kez dolandığım belind...
Islık çalıyor gözleri, her makamda. Sonra “tahmin et bakalım” diyor, gökkuşağını göstererek. Rast diyorum ısrarla, rast yedinci renk.
İşte o zaman fark etmi...
Bırak bu ayakları Aziz
Yolcuları yol koruyor zaten
Kaç mevsimdir mum görmedim
Duman, benden biraz
Biraz da
Duvarda asılı kaldı gölgemiz
Sokaklar senin ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok