ölümü yaşayarak alışkanlık haline getirdim
Aksi gibi davranmak beni daha büyük bir girdaba itti.
Yine batmaya başladı.
Bir ağaç gölgesi görsem oturup hıçk...
Ben bir aynayım
Bu dört duvar arasında
Benden bana sekiyor bu boşluk.
Ele batan kıymık gibi,
Çıkarmaya çalıştıkça daha çok batıyor bu sancı.
Dopdolu bir...
Başıma vurulsaydı, elimden ekmeğim alınsaydı,
Kalbime küfür edilseydi, güneşi görmem engellenseydi hatta elimden incirim alınsaydı ve her yaz yasak olsaydı...
Ellerim ne olacak diyordum
Yağmur yağdığında bomboştu, boştu ev, sokak, aynı gökyüzünün altında bomboştu
baktığım yer.
Soğuktu da evet, ellerimden boşalır...
Yanlışın güzelliği beni öldürüyor.
Mantığım, kalbim yenildi.
Bile isteye nasıl yakarım?
Nasıl yanarım?
Ben bir toprağım.
Saçlarımı kesip cezalandırayım ...
Bulduğumu sandığım şeyin bir serap olduğunu öğrendim.
Artık kendime olan inancımı da eriyen mumla attım.
Dört duvar arasında üç buçuk attırmıştı oysa bu bu...
Güneş battı
Ben hâlâ evime varamadım.
Tıpkı diğer sevdiklerimi gündüz gözüyle göremediğim gibi buradan da cam battı.
Bir yıldız kaysa diyordu o bir yıldız...
Benim burada ne işim var?
Bu olur olmadık zamanlarda sela okunan yerlerde…
Bu ağacın herbir yaprağını zihnimde kımıldatmaktan
Şu daracık pencereden sevdiğ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok