Büşra

Bin kara atlının nalsız sesleri

Atakama’nın dingin toprağında

karışıyor binlerce kum zerresi

Toynakları toprağa darbeler indirdikçe

Toprağın altı binlerc...

Koca bir yalanın içinden

yazıyorum sana

Paltosu ıslak ve kalemi kırık

Lalezar sarhoşlar susmuyor

İçim

Dağınık

Adres sorma Lalezar yokum

Malena çok hır...

Kurtarılmayı bekledim. Kirli bir elin kurtaracağını düşünmek ahlaksızlık mıydı? Yine de bekledim. Siz hiç dili ve kolu olmayan bir kapının ağzında beklemiş m...

İçine girdim, bedenim en savunmasız halinde

hayır en günahsız 

Sıcak suyla camların buhar oluşuna bir parmak koydum

izimi bıraktım biraz silikti

yaklaştı...

Bu dünya tükeniyor. Doldu taşıyor. Bir şeyler arıyoruz. Neyi aradığımızı bilmeden şeylere sebepler yaratıyoruz. Sanrılarla yaratılan sebepler içimize sinmese...

-İnsan her şeyi istememeli, bu kibirdir... Tanrıya inanıyor musunuz?
-Bir Tanrı var, sadece bana yetiyor.
-Özel bir tanrı... Ona mutlaklığı sorun.

Hiçbir acıyı tarif edemedi bu dilim

Ölüme dokunsa gül patlamış ellerim

Borçlu olurdum Beyoğlu’nda bir günah

Ölüme dokunsa gül patlamış dudaklarım

Şarap ö...

Kitabın kapağından da anlaşılacağı üzere Altıncı Koğuş bir hastane veya hapishane öyküsü gibi durmaktadır. Rus edebiyatı benim için karşı konulmaz bir lezzet...

Zula’nın bardaki lindy hop tarzı dans performansına hayran kalıp filme başladım. Daha başlarda filmdeki perspektifler, yüzlerdeki soğukluk ve çaresiz, bir şe...