İçelim! İçelim ki,
Görelim!
İçelim!
Şahım, Şahmeranım, Haşmetlim!
Günah bilirim ama içelim!
Bir aşk ölmüş sabahına
Şu kara gecenin!
İçelim işte, hatır...
Gün ışığından mahrum kalmış karınca
her kış içten içe kurumaya yüz tutmuş
yani yuvasını kuzeye dönük yapmış
şimdi yukarı bakıyor o buğulu seslere
pişmanl...
Hıncahınç kalabalıklardan doğmuşum
Göçüp gittiğim diyarlara savrulmuşum
Ben ısrarla kaçındığım yalana tutulmuşum
Azap denen illet bir kılıf uydurmuş acı...
Bir duman al şu sigaradan,
Bir şey anlayayım içtiğim zıkkımdan,
Şaraplık üzümleri sen döv,
Bir ismi olsun içtiğimiz zehrin.
Katlanıyor insan,
En büyük...
Dünyanın en çirkin insanına.
Dünyanın en çirkin insanıysan eğer sen,
Güzelliğin zerresi, sende olmadığından değil,
Senin alev alev yanan,
Henüz isim veri...
Eskiden sözlerim vardı
Sözlerden ziyade şiirlerim
Uçustular bir gece ansızın
Ansızın ben de kanatlandım.
Yaramı aldım yarana kattım
Şiirlerden soyutland...
ihanet adındaki üç dönenceli sabahın rabbaniyeti
dudaklarının haşarılığına zeval vermesin
sol ayamda ayan kanın ekşimişliğini
inan, dizelerimde hissede...
Aynalar çıktı karşıma da bir ben çıkamadım
Bir ben çıkamadım bu ıssızlıktan
Her durağı bedenim bu gazabın
dileyecek bir Tanrım vardı
lakin yüzüm yoktu bu...
Nasıl ki kaybeder ruh şeklini,
Nefes dediğin nasıl ki,
Kaybeder kendinden dışarıda kendini?
Nasıl ki çok kısadır rüyalar?
Bir ömürdün sen bana.
Nasıl ki...
Tercüme olur mu bilmem bizlerin yaban oluşu
Ya da eksik hisseden var olsun diyenlerin
Şefkat bellediği amansız kolları
Eski vakit bilirdim hangi uç kaç ...
yüzümde hangi savaştan arta kalan bir yorgunluk saklıyorum
göz kapaklarım kimi düşman bellemiş seyrine
ellerime yabancı değil bu sıyrıklar
öyle çok nefesi...
Böyle Allah’ın her günü
Ufka murad olur ışıklar
Böyle saf bir kızıl
Kınından damlayan bir ince,
Bir uzak keski
Ufka içilir, kan kalır
Paltolar sığınır...
Ben affediyorum seni,
Yeterki Tanrı merhamet etsin sana.
Kırılmış gururum, tarifsiz öfkem,
Gitmişse eğer Tanrı'nın zoruna,
Kimsesizliğim ve belirsiz hatı...
Taş çatlasın bir ömürdü yaşadığım
O taşı siper ettim göğsüme
incik boncuk sever gibi işledim
Halbuki ben iğneyi ellerimin ayasında
Uzun yıllar önce hs...
Şairin biçemiyle sapsız bir tokmak
Bir tokmağın gözünde sapla kefenli bir şair olmak
Dudak çukurunda şarap tortuları
Ve geceye koşan paslı bir sarnıç
...
her çocuk saat 3'te, 3'te 1 tanrıdır
ay'ın doğurganlığı
asfaltların her deminde sarsılır
öyle ki
(ve öylesine)
mıcırlar lime lime
aynalığa soy...
içimdeki huzursuzluğun son demlerinde
sana olan borcumu ödemem gerekiyor
Bu münhasır delilik bizim oyunumuza benziyor
Şayet sen dimağıma varan bir nefes...
Kaç yıllık direnişlere gebe bu hayat?
Kaç direnişi sığdırabilir içine?
Her günün hüznü yeknesak içinde
Peki ben giz içinde kalır mıyım?
Ki kalsaydım o...
söyle nasıl oluyor hem böyle utangaç
söyle nasıl oluyor hem böyle utanmaz
yıldızlar kayıyor saçlarım altın taç
sonra sönüyor yorgun suçsuz biilaç
Kelimeler her gece koynuma giriyor
Sarmaşık misali tenimde sürtüyor
Ben uykusuzluğun şevkini onda buluyorum
Dünyadan dünyaya benim oluyor
Sakin mayışm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok