seni unutacağım günü, biliyorum
yakındaymış, çıkmaz ayın son çarşambası takvime basılacakmış
kahvenin telvesine geldiğimde
sensizlik acemiliğini çıkarıp ...
belki de sonunu kendimin bile bilmediği gittiğim her yerdeki soluk izlerim kadar uzun bir ipi boynuma sürekli asmam gibi bir yük, seni özlemek
uyusam
uyans...
özlemek oluk oluk
akmayan kan damarda
bedenindeki sancı
kimin methiyesi
harflerin tutmuyor ellerini
susmak yeni yüzyılda
dua kadar kutsal
bulutsuzken...
bilmiyorum
kime onca kederin
neye bu öfken
ne yıpratıyor seni
soramamak ne büyük bir yıkım
duruyor enkazın
içimde bir sen var
üzüldüğünde üzülen
gari...
başındaki çelimsiz ağrı
ellerinde parçaları
küçük distopyan ve sen
burduğun gülümsemende
dişlerin battı cümlene
iğne iğne kirpikler
dudakları iplikler
...
sahtekâr
yorulmadın mı
kendini kandırmaktan
baksana dünyana
burada
bardak damla damla kırılır
nefes seni alır
duvarlar bakar
dokunamazsın
dokunduğun...
bak dağılmış
oyuncakların
parlak boyalı
pencereleri ışıklı
bebek evinde
odalardaki çatlakları
fark etme
akşamları
yemek masası boş
sandalyeler tozl...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok