Sus, konuşma!
İnsanlar kırgınlıklarını görür.
Anlamaz, şımarık derler.
Sus, konuşma!
Yaralarının yerini belli edersen,
Kabuğunu kaldırır, yeniden kanat...
Bir siyah beyaz fotoğrafım ben
Renklere sahip olduğumu bildiğin halde
Siyah beyaz dediğin
Sensizliğin son haliyim
Bir siyah beyaz fotoğrafım ben
Gecenin...
Her şey değişiyor, eskiyor. Eskiyen şeyin yerini yenisi alıyor. Alışamıyorum Oğuzcum Atay. Her şey yerli yerinde dursa. Kimse gitmese, ölmese, yer değiştirme...
Hilali yıldızdan ayırdılar çocuk,
Aklı fikre, kardeşi kardeşe kırdırdılar.
On beşlik çocukların kanı toprağa karıştı,
Siyahlaştı, tankların deposuna koydu...
İyiden iyiye yol katetmişti, kendinin kendi olduğunu anladığı vakit. Uzun bir yolculuk yapmanın vermiş olduğu yorgunluktan olacak; nerede olduğunu, nereden g...
Rüzgarmış, uçuştururmuş...
Armut dibine düşer,
yaprak uzaklara gidermiş.
Bir varmış bir yokmuş.
Ne dönek bir herifmiş.
Giden geri gelmezmiş.
Sonbaharda...
Uzun zaman sonra tekrar bir kayıt denemesi. Midi klavye alınca böyle bir kayıt almak kaçınılmazdı zaten. Teoman’ın bu harika şarkısını eminim çoğumuz severiz...
Yanmak için yola çıkan bir alevin
Vardığı yerim, aydınlık olsun diye dışım
Dağınık ve rüzgar alan bir ev içim
Kaç kavganın isini sert estim diye sakladı...
Hayatın işkencesi,
Beynime doğrultulmuş boş silahın namlusu,
Simsiyah güneş ve yağmurlara ev sahibi köşkümün avlusu,
Koşuşturmaların arkasından gelen çatı...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok