Nefes alabilmenin gelmez sonu,
gözlerde alaca orman yeşilsin,
mavinin karadeniz tonunu
hiçbir tuvalde göremezsin.
baharda çay ırgatları koru koru,
cenn...
uzun binaların olukları…
emekçi kölenin şapkasına,
ekmek kesikçe damlardı.
katlar, yirmi yirmi dizilmiş,
viski yudumlardı patronlar.
alın teri sel götür...
tozcuklarıyız kainatın milyar yıldır.
tuğla yapılar dahi otuz misli insanın.
görünen ki tümüyle bozuk bir çığır,
dünya arızalı hayallerinizi saklayın.
be...
kahvelerden naralar koptu,
ulu kemal paşa ulu!
üç bin köyden koştu yalınayak.
dilinde dönüp duran tek kelam,
‘vatan’ için sarsılmaz istinat.
ufukta dör...
piyanist yalnızlığıyla yaşıyorum,
üstümde belli belirsiz kırılmışlıklar.
karanlıktan büyük suçlar mı işlemişim?
sağır edici siren, kırmızı mavi ışıklar,
...
şimdi uçurtma kadar hür ve cesur,
taze dallı zeytinliklerden geçelim.
eşlik eden yeşilli siyahlı renk cümbüşü,
keçelesin yapraklar, serçe göğsümüzü.
kuyt...
rıhtım çanlarına dek sevişsek gözlerimizle,
çift vücut, tek ruha bürünsek birden.
ansızın ve çocukça fırlasak çitlerimizden.
ebediyen terk etse de kurtuls...
bugünlerde firar etmek istiyorum.
korsan bayrağının karasına binip gitmek,
seyretmeden son vodvil oyununu,
tanır olduklarımı sessizce terk etmek.
uzak me...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok