iki yerinden kancaya takılmış
başka kuytulara hayran başkalıklarla
iki yerinden eksiltilmiş bu günahı
öfkenin gözlerine adadım
ne sen, ittirip unutmanın ...
tılsımlı sözcükleri, mabedin göğsüne zeytin ağacı suretiyle diktim
*
bu ellerle diktim
sâbitsiz kelâmın zikrini
ebediyyen surete mıhlayan
tılsımlı söz...
“sakın bağışlama
beni”
gidiş vaktidir, tekil gözlü acemi çocuğum
seni zor tanıyorum
çift gözlü ve körsün bu kez
ben giderken
veya sen
kim bili...
bu dünyanın hiçbir köşesinde yer edinemeden
göçeni olsam
direncimi ipeklere sardım bu sabah, harelendim
sözcüklerinden, yorgunluğuma baki paylar biçtim...
bedenlerin kabuğu
şahsi bir müşküle dönüştü
yüzünün kibriyle burun buruna
ağzının arsız şımarıklığından
içimin benekleriyle tutunduğum
gazete yalanların...
dışımdan çoğalıp, içimden eksiliyorum
nar lekesi tımarhane duvarında
unuttuğum, koptu kopacak faydasızlık
üstümde belirsiz bir karanlık giysisi
kahrıma g...
tek başımayım
her an yaralanan, soyut
ama sebepsiz ruh danslarıyla
gerdanım için kurtuluş duası
dinmeyen bekleyişin sırtında
senin yatağın
senin...
fırat'ın gözleri, yenilmek uğruna sıkılmış zorluğu meşhur elli kurşun gibi ülkenin bağrına saplandı
sesim kendi terazisinin ölümlerinde sevişmeleri ve bedel...
hissimi yuttum gönlümle beraber, bunu gömleğinin kollarıyla bir tutulmuş bir ölüm aracı kıldım
ve yaşananlar karnımın ağrısını zorlayan
eğreti bir dürt...
herkesin gizli bir bildiği var,
benim yok
benim ulu orta ve kadim bildiğim sensin,
apaçık ve mutlak bilmediğim sen
sen düzeni kınamazken de güzelsin
bu ...
gitmeyi bilmeyenler demiştim içimden sana
gitmeyi bilmeyenler, körfezlerde savrulan kopuk ayaklar gibi kalacak sonunda
ben sonunda kopuk bir ayak kalacağım...
seni ölesiye ve öldüresiye sevmenin
beni saadetten bir ıstırabın ellerinde
jilet kesiklerinden, on beş yaş bilardolarına dönüştürdüğü
gecenin ortasında
t...
sen beni deliliklere yoruyorsun diye
seni alıp içime gerdiğim uykuları
ardında en büyük fedakarlıkların koştuğu
önünde bir uçurumun takla attığı
arzular...
bu gece de kendimi yatak altlarına terk edilmiş yazmalar gibi buluyorum
ellerim bulanık bir yasağa girişiyor
bizse masum bir dönüşüm
kendince sadık
kendi...
eşitken ve hiç eşit olmamışken gözlerle
hırpalarken günışıltısı, içışıltımı
yeniden ölümlere şartlanmasın
öğüdüm ve kılıcı öğütten başımın
kubbesinden s...
sen; akmak ve varmaktan doğan çıngar
müjde ki fevz bekleyişlerimde
duruşun saçılıyor şurama, yaşamlı ağırlıklarla
gittikçe kaçan uykumun dürtü çomağı
...
siyah yılgılar sürüyor bu kez saltanatı
nereye dönsen hep o aynı müthiş düşüştür
hiçbir belirti kalmadı yaşamımızdan
çok zaman önce döndürüldüm sana, çok ...
içinden geçtim
içimden fışkıran kederin
middlemist'in kamelyası, taşamayan kanlar içinde bir tören, çatıl taşı köşesizliği, güz akşamı özentisi bir ölümdür...
17.8.2023
boyumu enginlere yatıran iş'ar
kabaran damarıma küfür oturtmak huy
bilerek şaşkın, kısıksa çetindir gözler
aynadan kendini acısal iğnelere sa...
kendi pilemin katili olmuşum habersiz
tüyemiyorum bu kez, nasipsizliğim merkûz bağrımdan ezrime
içimin avlusuna küf bozması bir mâtemhâne kurulmuş
duvarla...
yürümek, ayaklanmak isteyen taşlara baktık
deşilmiş toprağa, deşilmiş yüreğe baktık
bir şey ummaksız
yaşamaktan ne umdu kiraz bahçeleri
oturup bunu düşü...
aklıma tutunan iri ve ürkek garabin
aklımda sarı delikler açan menakîr
bulunmuş tüm avuntuların çilesidir haberim
kederler, ışıklarla deliklerimden boşalı...
bir kan damlası çatlattı göğsünü
yumruğun battıkça sığ sulara
ver, hırpalayarak geçir dişlerime
ağzında ekşiyerek büyüyen ağuyu
aslı yok sandığın sahte ç...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok