sürekli aynı duvarlara, aynalara doğru hız alarak çarpmaktan gözlerini sıkı sıkı kapatıp burnunun direğini sızlatan bu çaresizlik, acelecilik, cinnetlerin bu...
Beni çiçekli yollarından acıya yürüten hayat:
Ayakkabılarımı gördün mü?
Hiç bakmadın pencerenden yüzüme
Sana taşlar, kartopları, sevinçler attım aşağıdan
...
Akşamın serinliği çoktan çökmüştü. Pazar yerini alaca bir karanlık dolduruyordu. İnsanlar, yavaş yavaş çekilip şehrin dört bir yanına dağılıyordu. O ise paza...
Düşündüklerini yazamayacak kadar taze
Umut edemeyecek kadar hırpalanmış
Yıllardan on altıyım
Yeri belirsiz birkaç mermi kovanı
Plastikten çok nefret koka...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok