Unuttuğu kargaşanın sesi doldurmuştu caddeleri,
Donmuş elleri idi çaresizliğini tuttuğu kağıdın sahibi,
Kalabalığın telaşını anlamış değildi,
Güneş ne kad...
Veda ediyorum bu gece, onlarca hoş bulmuşluğa inat.
Öylece sade ve basit kalmış anılarım,
sanki biraz da yarım.
İçimde bir bir öldürdüğüm her şeyden so...
Uyan, ey zikr-i alemin fikri,
Uyan, gözlerin de kanlanmış,
Sil kapaklarını, göreyim mavisini,
Uyan güneş doğmuş, ışığım uyanmamış.
Ne güzel kokar geçtiği...
Her şeyde bir anlam aradık
Yaşamayı unuttuk belki de
Bu gece değişir her şey deyip
Avuttuk kendimizi
Kuruttuk sevgimizi
Sadece duyduk seslerini
Çığlık ...
“Her bir insanın ölümü de işte böyle azaltır beni çünkü ben insanlığın bir parçasıyım. O yüzden sakın sorma çanlar kimin için çalıyor diye; senin için çalıyor.”
Ben bu yolları ellerim yarılmadan aştım.
Ekmeğimi ellerimle seçtim.
Bir de burjuva(!) bir zevkle tam buğday ekmeği alıvermişim.
İşin aslı beyaz un karnımı...
Şimdi sana sormak gerek çocuk!
Hangi yıldız senin olsun.
Korkma çocuk!
Bir gün elbet bir gün.
Zülmün karşısında dimdik ayakta.
Ellerimiz göğe uzanmakta....
Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.
Kalemim siyah ama rengini belli ediyor
Gizlemiyor kimliğini, yazdığını resmediyor
Kelimeler hizalanmış, boşlukta raks ederek
Amansız bir girdap gibi üzeri...
24 saat mesai
Nasıl bir belaysa bu
Uyusan da kaçamıyorsun
Doğru, yanlış, geçmiş, gelecek
Ağzından çıkan kelimelerin sıra dizimi
Bitmiyor ki gözünü sevdi...
Sükunet ile süzdüm dostlar sokağını
Bir çocuğun bisiklet sabırsızlığıyla
Babasının gemini eline alışı
Babasının onu sürerken görüşü
Basitliğin güzelliği
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok