Uyarı: Okuyacağınız öyküde tetikleyici unsurlar bulunabilir.
Şerafettin Efendi, 1997 yılı ekim ayının son pazar günü sabah namazını kıldıktan sonra terasınd...
Siyaha bürünmüş bulutlar altında, sineye kurşun gibi vuran yağmur damlaları. Ayrılıkların başkenti, otobüs durakları. Pencerenin ardından yarin mahzun bakışl...
Yanlış limanlara attık demirleri. Sonunda alıp ardımıza rüzgârı yelken açtık yalnızlığın derin sularına. Değmeden gözüne kimsenin, silik bir kara kalem yazıs...
İnsan bedeni senkronize biçimde kendini tamamlayan bir yaratıdır. Bu bütünlük ruhtan ayrı olduğu an bozulmaktadır. Ruhtan ayrılmaktaki kasıt ille de canın be...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok