hadi biraz oyun oynayalım
sen saklan ben seni bulmayayım.
10 dan geriye saymayacağım artık.
hilesiz. 10dan ileri.
mızıkçılık yaparsan fındık fıstık olu...
konuşmaların bütünü kulaklarımda yankılanıyor.
sessizliğin sesi…
ne varsa dünden kalan bugünün yarım yamalak tınısı
dokunuşlar sihrini terk etti.
ne var...
geçtiğimiz 12 ayda çok şey oldu.
ellerimi uzatmayı sonra yine ellerimi geri çekmeyi yanıma, tam oturduğum sandalyenin üstüne koymayı öğrendim.
yorgun bakış...
olabildiğince yorgun olduğum bi günden yazıyorum.
bugün aylardan, yıllardan günlerden ve hatta dünyanın dönüş hızından bile yavaş yürüyerek kafamın içindeki...
dikenli teller miydi engel olan sana?
atının ayağına dolanan akrep mi?
bilinçli edindiğin yorgunlukların mıydı dinlenmek için bahane aradığın?
yolundan al...
güneş gökyüzündeymiş diyorlar yine de…
ben ettiğim duaların kabulünü bekliyorum,
çıplakların çığlıklarıyla kulaklarım deliniyor
ve susuyorum.
güneş gök...
biraz pop, biraz arabesk
ama gülerken ağlardı…
o bir bebekten bozma yetişkin.
güzel dişleri var, ısırırken can yakmaz,
tutkuyla gelip giden teninden boz...
kırmızı giyen, küçük adımlarla yürüyen kızın uzun bir yolculuk hikayesinden bahsetmişti bir adam:
“çok dikkat çekiyordu, adımları büyüdükçe yaklaşan bir teh...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok