içim ağıt
Aşık
Kasıldı kalp
Pıhtı gibi şiir
Kirli kalabalık kelime
Dilden dile pelesenk
Görebilir miyiz yükselsek
Gerçi kapalı hep pencere
Dör...
düşünceler ve sözler kifayetsiz
yaptıkların dururken arkasında
özür nedir ki, sen varken aynanın karşısında
mapus nedir ki, sen yatarken dört duvar arasın...
Gözlerim geceden kalma tavanın izi..
İçim yarım kalmışlığın küfür kafiri,
zehir zemberek mahşeri...
Ardına düşman kesildiğim sabahların,
bitmez yağmurlu...
İcinde olmama gerek yok elbette.. kalbimi avuçlarında tuttuğunu bilsem, hatta bilsen...
Koymazdı bana, geceye kuruyan ıslaklıklarımız..
ben senin ben dediğ...
kırık dökük olduk
mavi gibi kafayı sıyırdık
korkaktık yorganı başımıza kadar örttük
gelirlerdi maviler ve acımasızca pataklarlardı bizi
birbirimize sarıl...
Bazen bir kaldırım taşına benzer yalnızlık, çok acı hikayeleri barındırır aşınan her noktasında, son anında yıkanır yine de yağmurlu günlerde, tuhaf bir alda...
Ve işte İstanbul'dayım...
Bir evin balkonunda
Çok bilinmeyen bir semtin tepesinde
Bir demir parçası manzaramı bölüyor tam ortadan ikiye
Ayağa kalksam man...
Hâlâ hatırlıyorum, fırtına kapıdaydı
Gidişin zemheriydi, dönüşün bahar olsun
Gece sakin, yol tenha, metruk bir yapıdaydı
Gidişin zemheriydi, dönüşün bahar...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok