Bir bıçak konuldu göğsüme
Tam da sıkıntılarımın üstüne.
Beyaz bir çarşafa sarılmışım
Kundaktaki bebek gibi
Uyuyorum...
Damarımdaki morfinin tadı hala ağ...
Hiçbir zaman anlayamadık seninle bu hayatı
Yollarımız kan kokulu geçitlerde kesişti
Ben, bir bardak su ile pervazda durup
Vicdanını nasıl öldürdüğünü izle...
Taşlanıyorum, ölüşümü resmedin!
Asıl olan sevdiğin değil
sevmenin kendisidir dediğim için.
bedenim günahın en büyüğü iken
tenim insanlığın kara vebası...
Bir gece
Bir ışık
Soluğundaymış gibi öylesine yakın
Kalemi doğru olanlar gibi öylesine uzak
Çırpınıyor
Nasıl insan etmeli bunca adamı
Nasıl çoğaltmalı ...
Yönsüzlük, evsizlik hisleri barındıran; yörünge kaybını besleyen; bir şeylerin duvarlarını çoğaltan; aksayan birtakım hisleri ortadan ikiye kıran ve bu kırık...
Yaz gecelerinden birinde
Aya karşı saksafon ve mızıka çalan iki yabancı
Sazlıkların sandalla romantik dansına davetliyiz
Ağzında bir ot parçası ve elinde ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok