Dildâra muhabbetleri yalnızca hevâdır,
Zirâ bütün âşıkların ukbâsı fenâdır.
Ukbâsını mahbûbuna meccânen adarsa
Tek çaresidir sadece üç metreli...
Mazi utanıp sustuğumuz günlere sinmiş
Öldürdüğümüz onca vakit sanki itilmiş
Hiç doğmamış akşamların eksildiği yardan
Artık bana muhbir bu gönül belki de h...
Bir oğlan var bizim burada, gariptir
Kendi garip, tebessümü buruktur
Kaşı çatık, alnı kırış kırıştır
Dosta gelir, düşmana hiç gelemez
Alır yevmiyeden gün...
Şiir yazıp şan katmışsın şanıma,
Şiirin de iyi olmuş dinime!
Ne paşalar geldiler de yanıma
Bir gün olsun biri hatır sormadı
Ağa sandım bunlar ağa değilmi...
Bir beğin daha yazısı düğümlü
Evi yokuş, yolu biraz eğimli
Göçtü gitti otuz sekiz doğumlu
Kendi gitti adı baki kalır mı?
Bir fotoğraf, alta ismi yazıldı
...
Hayatın kollarına düştüm hevâyla
Yaşım yirmi, saçımın bir telinde ak
Kendimi Mecnun sandım, yârimi Leyla
Şu delisi olduğum gülizâra bak
Kiminin yeli old...
Yıllarım kuruntu, günlerim hazal
Benim kara bahtım akı tutmaz mı?
Eynime bu derdi dolayan güzel
Gayri çektirdiğin bana yetmez mi?
Kim demiş aşığın gurur...
Bu son sektesi gündüzlüğümün
Ruhumu usulca sarar tuzaklar
Muhbiriymiş gibi yalnızlığımın
Karanlık, kimsesiz, derin sokaklar
Sivrilip göğsüme batar nefesi...
Hafızam bulanık, gözlerim dolu
Bir eski silüet, fotoğraf, rumuz
Ve o kahvehane kesen dört yolu
Önünden geçerken vurulduğumuz
Siren seslerini boğan geceme...
Bir deniz, boyuna mavi
Yellenir de yellenir
Yüzünde hat hat vapur yarası
Bilmem nerenin boklu deresi
Üzerine çullanır
Bir vapur, üstünde denizin
Sal...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok