Beyzanur Uyanık

unutulmuşluğun yorgunluğu var üzerimde

unutulmuşluğun ve yığılmışlığın

yığılarak çoğalan her şey gibi

kaypak serzenişler ellerimde

yer değiştirmenin, kek...

gölgenin vurduğu kaldırımdan soludum ayak izini.

yüzüne her baktığımda,

sana ölümün ne kadar yakışacağını düşünüyorum.

yüzüne her baktığımda,

gizli bir h...

karalamanın sabrına inanıyorum

gözlerinden uzak

gümüşü soluklaşmış bir ruhum

yaşamak uzunca düşünmektir zamanın ortasında

bir oğlanın gövdesinden sarkanl...

Anlak zifiri kaşmerleri dost sanmasın.

Dili sürçtükçe korkuluğun, aklım takılıyor.

Aklım desenli hayatların intikamlarına takılıyor.

Sarı azaldıkça ben ço...

bir matematik problemiyle avunacak kadar yalnızlaştırdım kendimi. hala ait değilim lakin hala güneşe tutmuyorum ruhumu. perdemi açmıyorum, göğü seyretmiyorum...

Bana bir karşılaşma borçlu yedi korkulu saz.

Sökülmüş bilekleri üst üste dikiyorum.

Ben anlamadığını sevmeye yanaşmayan kül tablası,

Bana bir karşılaşma b...

Simli pencere önünde alnından vuruyorum

mor ışıkla seni.

Sarışınlığın birkaç kavisinden ve veya

Süzülmekten, en çok süzülmekten bahsediyorum.

Ellerin yet...

sevişken ekranların seni boyadığı anılardan

başlıyorsun kükremeye

giderek yayılan kükreyiş betondan hallice ağırlaşıyor

ne de olsa bir dilden ve dudaktan...

irinli tasma kangren etmek üzere parmağını

Normların iki yakasına sıkışmış parlak düğmeler

ve

Pervanelerden başlayarak ezildi gölgemiz

Baharatlı uçuruml...

Yoldan çıkmak,

Kimin yolu, hangi yol?

Senin soluk bıraktığın yolda ayak izim yok diye,

Niye yolsuzlukla damgalandım?

Sana benzeyenlerle sana benzemeyenle...