Bir damla göz
yaşım kalmış
kime saklasam bilmiyorum
Bazen de bir
ses duyuyorum
Kalbim diyor ki
Bir şey demiyor
Ruhum asla bir şey yemiyor
Ölecek diye...
Adım geçiyor doğruluyorum bir sabah akşamından
Kuyulara boğdurulan suyum bir kuyum da yok
Ve bir aslanım kafesimde kuşlar ötüyor
Ve demirler bu kadar ağır...
Hölümden horkmuyorum
Akacak kan kemiğimden inceyse
Kış rengi bir mor mevsiminde
Hayra hor kelkit inişidir
Düz dengi pestil arşa
Ve mavisi bulanık huylu ...
Gün geçmez bir iz kalır kendimin yarasından
Bir kurşunumdur ölebilirim
Ki ölmezsem yaşadığımdan sayılmam eminim
Oysa nerede bir kuş görsem ellerine benzet...
Uzun tüfengin doludur yedi şapele doğru
Şarkın ve garbın masmavi kirişlerinde yorgun
Neşterin vücutlu bir deriye sürtülmesi gibi ayın
Yarılıp ikiye ayrılm...
Küfür dolusu ağzımın kaldırımlarda çürümüş ıslaklığı
Ecel kalın bir duvar
Örülür çepeçevre ahmaklığım kuşatır
Geceye gece söylerdim bazı nasıl kamusal ala...
Bak ben sana gece aldım
Bir gece aldım bir geçe aldım
Kuşları da fırlatıp atmışlar
Uçtuğunu sanıyor bir tanesi
Bak ben sana kuş aldım hem kuş aldım
Fırl...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok