Bir kaşık, kaşık ve bir kaşık daha. Tatlı kaşığından söz ediyorum. Koltuğun ucuna serilmiş yarım bir havlu, yanı balında Gogol ile ölü canı. Diğer yanında Ay...
Yine yazma ve şarap zamanı." ile başlamaya yüz tutmuş minik bir öyküsünü okudum Eroğlu'nun. Zülal'in aşk hikayesi. Yazarların, metinlerinde başkahramanlarını...
Yıkıntılar arasında ne bulsam toplamaya çalıştım. Bir saksı bulsam ellerin canlanacaktı gözümde. Fesleğenleri gördüm. Damağımda bir tat duyuyorum. İyot kokus...
Bitmeye mecbur inanç, yanmakla doğan taş önce
Önce bileklerden söz eden diken dolu ağızlar
Beklemiş su, yarılanmış su, unutulmuş su için en çok
Karlandım ...
Bilemem, ay ışığı neden uğramaz buraya
Güçsüz başımıza yaslanan o daha güçsüz ağrıyı
Neden kanatlandırmaz, uçurmaz
Sonsuz süren bir mevsimdi
diz dize
To...
Bekledim gece oldu, gece gündüz
Kalktım sargılar vardı, kalktım yanılgıya dönüştüler bir bir
Gördüm bana döndürdü yüzünü sarı
Taş kesilip kesilip ufalanmı...
"İyi ki doğdun, mutlu yıllar. Hadi tamam. yeter mi bu kadar?"
Nihayet otuz. o en korktuğum, elimde hiçbir şeyle yakalandığım yaş. Nihayet başlangıcı buruşma...
Nerde duydun o çıt sesini? Tam olarak neye benziyordu, yere düşen bir şey, duvara vuran bir el değil. İncecik bir kırılma olduğu belli. Çıt. Ve sonsuz yankıs...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok