Sakinliğimin haykırışları gizli dehlizlerden duyulur mu olmuş?
Nedir bu hal, nedir bu tavırlar.
Zayıflıklarım bir bıçak darbesi ulviyetinde gönlümü zedel...
Biri beni çocukluğumun kıyılarına götürebilir mi? Hani o masumiyet kokan ruhlarımızda açan temiz kokulu çiçekleri özledim. Yeşeren herbir dala konan cıvıl cı...
Bir türlü ne istediğim, ne yaşadığım sorulmadı bana. Sahi, ne istedim ben? Neden görmek istemedim, umursamadım kendime dair ne varsa? Neden insanların hep i...
Sahiplendin mi yüreğimin tellerinden çıkan nameleri? Sana yazılmıştı her bestem şarkılarımı dinledin mi? Neler anlatmak ister neler haykırmak ister hiç düşün...
onca yoldan geçtim,
onca zamandan, onca insandan; geçtim,
sonra gelip senin mevsiminde durdum.
bilinen dört mevsim dışında bir yerde,
bilinen zaman d...
Bunca zamanı "yaşamadım" diyerek nasıl gerimde bıraktım anlatmak istedim. Artık yazmak istemiyorum ve daha çok konuşarak anlatmam gereken bu zamanlarda hala...
Yetişkin olamamış yetişkinler. Günümüzde zaten popüler bir durum yaygın kullanılan bir cümle. Ancak, kendi çevremde tanık ola ola yaşamanın zorluğu benimle. ...
Koca bir mahkeme.. Hakimler, yargıçlar, avukatlar.. Sanıklar ve davacılar.. Yandaşlar ve kararsızlar.. En tehlikelisi ise seyirciler..
Davacıyım hakim bey.....
"Zavallı kadın! İnsanların ancak felaket ve talihsizlik zamanlarında anlaşılacağını düşünmemişti. Bundan sonra ayıpları, fenaları öğrenecekti! O bundan sonra...
Zedeleniş. Hangi duygunun yüksek sıcaklıkta yanmasıyla oluştu? Gurur mu, kibir mi? Yapılan haksızlıkların üzerini betonla kaplayış mı? Ah insanlar, hep kendi...
Ruhum bilinen zamanların bilinmezlik sessizliği içerisinde. Zerrelerin uçuşundan, varlıkların var oluşundan dahi kendine pay çıkaran bir havayı soluyor. Ciğe...
çok isterim;
karanlıksa ve korkmuyorsak,
sana her babanın mutlaka
bir kızı olması gerektiğinden bahsediyorsam,
sen bana çocukluğumun yıkanmış yüzü gi...
saçların;
kapımızda buzullar biriktirmekteyiz,
elin oğlu ateşi bulmadan,
bir ara sen çıka gelsen
bir şekilde
bir kitap gibi,
yüksek ayaklarınla
b...
Şükrü Erbaş'ın aynı adlı şiirinden.
Uzman, köydeki bozuk su düzenini incelemek bahanesiyle birkaç gündür köyde dolaşıyordu. İyi giyimli ama sade görünen hal...
Berduş Hasan, şehirdeki hemen herkesin bildiği ama kimsenin yakından tanımadığı bir figürdü. Elinde eskimiş bir pikap çantası, boynunda ise tuhaf şekilde par...
Fazla...
Ardı, arkası.
Ölümcül olmayan silahlar ve şiddeti olmayan aşklarla,
Konusunu değiştirmem gerek sanırım ideolojimin; aklın almıyorken bir türlü.
...
Derinliklerinde derinliklerinde bir şey. Nedir o? Yaklaştır. Biraz daha. Az daha. Kırık bir şeyler. Parçalanmış. Tanımlanması zor. Ellerime koysana. Acıtıyor...
Kendimle vakit geçirmeyi çok seviyormuşum. Kendimle alışverişe gidip hediyeler almaktan, yemekler ısmarlamaktan, sahillerde dolaşmaktan, ayaklarıma kara sula...
Ne soğuk bir sonbahar. Kasım hep bu denli soğuk mu geçiyordu. Neden titriyor içim. Hava sıcaklığına alışkın mı değil bedenim. Gözlerim neden doluyor bir anda...
Acılarımla susarak tek başıma başa çıkmayı, ayaklarımın üzerinden tekerin geçmesinden sonra kahkaha atan bir babanın ve iyi misin kelimesini çok gören bir an...
Yaşam ikiye bölündü: ondan önce ve ondan sonra.
Taze fidanlarla döşeli bir kır bahçesi gibiyken gönül,
Güneşi tepeye yeni oturmuş hayatın.
Daha rüzgâr, da...
Yalnız ve yorgun bir kuşsun yaralı göğün altında
konmaya çalıştığın her dal dikendir sana
varmaya çalıştığın memleket hoyrat ve yabancıdır
nasibin kalm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok