Arka bahçemiz; kayısı ağacı, birkaç kök taze soğan ve yağ tenekelerindeki çiçeklerimizle birlikte, kedilere de yuvalık vazifesini yerine getiriyordu. Neredey...
bilir misin
açılmayacağını bilerek
bir kapıyı yeniden
yeniden çalmanın
acısını
bilir misin
çalacak
başka kapının olmamasını
biri sevmeyen
bini sevem...
yıllar
yıllar önce
biliyorum
derdim
bir
deli zamanlarımdı
biliyordum
su boğar
ateş yakar
toprak
çürütür
şimdi kanımda
bir kaplumbağa yürür
bilir...
oradaydı
sarı buğday denizinin ortasında
bir güzel kehribardı yaprakları
zeytin danesi
çocuk gülüşü
ve ay kokuyordu dalları
oradaydı
içimde
iğde buğu...
hatice’ye
dağlar
dağlar ve saçların
sarılınca birbirine
sabahlar
bir uzun yemin olur
kızım
bir ıhlamur dalıdır
ziyan olmasın
diye bakışlarım
gözler...
Elimizde soda şişeleri ile yürüyor ve kim bilir nelerden bahsediyorduk. Dalgındık; küçük bir yokuştan aşağı inecektik az sonra. Hemen solda mahalleli kadınla...
hayya ale'l felah
bi' çağrı bu
duyan yok
kuşlar
gitmiyor kurtuluşa
ben
toprağı dinliyorum
koynumda
mutlu bir sabah
duydum
"eşref-i mahlukat"
derle...
Bir yaz günü Göğgız nenem, bizim gecekondunun kapısının önünde oturmuş, sonra uzanıp kalmış yere. Otururken ve uzanırken ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum....
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok