Priz ömrünü almaya yüz tutmuş ve kendinden büyük birkaç yüz yutmuş kaskatı bir betondan yapılma kaotik bir bilmece döktün kapımın önüne. Kapkara bir kütle ve...
Dindi ruh halimin kurcalanan mevsim geçişi hassasiyetindeki öfkesi. Babamın av tüfeğiyle beni banyoya zorla götürmeye çalışan annemin öfkesinden bile daha az...
Yığınlar kopuyor iç dünyamın porlarında ve ben kente dönüş trenindeki avuçlarımı özlememeye yemin etmeyi bilmiyorum.
Burnumdan soluyorum, çiçekleniyorum, ça...
İşgüzar bir hayal işportacısı, tezgahını kurduğu köşede, hep aynı noktaya hep aynı cümleyi kurarak bağırıyordu. Ezberinden akıttığı sözcükler her seferinde a...
Bir kent çığlığı ile başladı tül perdenin mesaisi. Şilteler sersem, kilimler sersem, tüm kırlentler sersem. Aralanan her pencerede bohem zorluklar ve klipsi ...
Aklıma biri gelecekse, elim hep sana gidiyor
Bindiğimiz vapurlar, seferlerine devam ediyor
On geçeler, on kalalar
Sevmedin mi beni hoşça kal kadar
Hang...
Bir cinnet cinayetini sırtlandı sırtlan. İçini için için rendeleyen rengarenk bir davranış örgüsü. Çarpık telaşın klostrofobik öyküsü. Kendine toz kondurmaya...
Yarım kalan her içeriği yarı sığ bir nefes alıp kapamaya niyet.
Masanın üzerinde içinde devasa balinaların ahenksiz yüzdüğü yarım su bardağı kahveyi tek ha...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok