''...En iyi Türkçeyi bilirim. Şaka yapmıyorum. Dil öğrenelim evet ama dilimizi de unutmayalım. Ben Türkçeyle yatıp kalkıyorum. Kendi dilimden şaşmam, ona öze...
“Sana protokol suyu getirdim!” diye girdi annem odamdan içeri, yüzünde heyecanlı gülümsemesiyle. Bense pijamalarımı giymiş yatmaya hazırlanırken annemin elin...
Çünkü bu şehir de diğer şehirlere benziyor. Burada da karnını doyurmak, başını sokacak bir yer bulmak, hastaneye, karakola düşmek gibi dertler var. Bu şehird...
Hava iyice kararmaya başlamışken az ötedeki meyhane de iyiden iyiye dolmuştu. En son gelen kalabalık grup da kendilerine rezerve edilen masaya oturdu ve birb...
"Bunu sen mi yazdın Başak?"
...
"Önemli olan öğretmenin sorusuydu aslında. Çünkü edebiyat bu soruyla başlar. Sana anlamsız gelebilir ama ben bu soruyla bir...
Pollyanna
Sana göre insan
Profiterol yer gibi yaşamalı
Bir çamur deryasının içinde
Küçük beyaz mutluluk topları yakalamalı.
Bense vücuduma şiirler saplı...
"Sabahattin Ali'nin İlk Defa Okuyacağınız Yeni Kitabı" sloganıyla basılmış fakat içeriği Sabahattin Ali ve Ayşe Sıtkı'nın birbirlerine yazdıkları mektupları ...
Gözlerin gözlerimden ziyade bana yakın, ellerin ellerim kadar sinirli, sarı tüylü ensen, sandalların içinde hapsolmuş müsterih çıplak ayakların... rengin sar...
Bugün neysem, on iki yaşındayken, 1975 kışının o karanlık, buz gibi gününde oldum. Tam anını çok iyi anımsıyorum; yıkık toprak bir duvarın arkasına çömelmiş,...
1831 senesinde Fransa'da yayınlanan, Victor Hugo'nun 6 aya yakın süreyle ortaya çıkardığı romanıdır. Romanda dönemin zihniyetini bulmak mümkün: skolastik düş...
"İnsan, göre göre kötülüklere alışır, yapılanları boş verir; önce yapılan kötülükleri onaylamaya başlar, sonunda kendisi de yapar. Hiç durmadan utanç verici ...
“Her toplumsal sınıf, kendi yaşamı açısından herhangi bir öneme sahip olmayan erdemler üzerine ahkâm kesiyordu. Zenginler tutumluluğun öneminden dem vururken...
Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.
“Ne var ki, yaşam seni uyandırıp kendine yaklaştırdıkça çaresizliğin büyüdü, acıların, korkuların ve umarsızlıkların batağına giderek daha çok saplandın, gır...
Beni dünyalara değişmeyen
Seni bir kuytuya değiştim gel gör
Çıkılmazdı yokuşlarından yukarı
Tutulmazdı ellerinden yağmurda bile
Durup yürüyemediğimiz köş...
Güne soldurdum yüzümü
Şimdi ne yangınımın harı
Ne ahtımın baharı
Pencereden uçsam şu aşina göklere
Uçsam ağlasam insansızlıkta
Daha da yeşertemem bu bah...
Bu kentin rüzgarı somut bir nesne olsaydı eğer
Yüksek ihtimalle bir mızrak olurdu
Çünkü öyle sert ve keskin bir süzülüşü var ki
Yer yer değil, zaman zaman...
Ağacın gölgesinde kedi
Bir vurdumduymaz gibi
Uyudu derin derin
▪️
Bir aşağı bir yukarı
Bir ileri bir geri
Nasıl salınırsa bir gemi
Öyleydi kedinin göb...
Kağıtlarla dolu her yer
Her şeyi bildiğini sanan adamlarla dolu
Bir de bildiğini susan kadınlarla
Dediğimi yap yaptığımı değil diyorlar
Bilmezler ki kağı...
Alıp götürse beni kara bulutlar,
Bıraksalar doğduğum yere.
Orada yoktur kavak gölgesinden başkası,
Bozkırın ortasında yağmurlama sesi,
Nasıl da savrulur ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok