Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ellerin ellerime değdiği zaman durulurdu ruhumdaki tüm sular.
Yanakların, deniz rezenesi gibi kokar,
İçime çeke çeke öperdim.
Sudan çıkmış balık gibi çırp...
Seni düşündükçe deliriyorum
Ben daha senin tenine dokunamamışken
Sadece bir kez sımsıkı sarılıp kokunu içine çekmek için
İnanın bana her şeyimi verirdim.
...
sar ve çek Lilika
parmaklarımın arasında gören olduysa seni
çoktan kaybetmişiz demektir
demek ki daha kaybetmemişiz
peki ya kazandığımızı kim iddia etti
...
yaşamın kirli sularında yıkandım
elimi her attığımda dökülen saç tellerim
hiç bitmeyecek gençliğimin baharındaki gözyaşlarım
mevsimleri saymayan depresyon...
Kara bir göz,
Kara bir saç,
Kara bir umut...
Fazla kumral kaldım
Sevgiye, aşka, esarete
Ben esarete hasretim.
Kitap kokulu kadın!
Bitti sayfaların ve sindi kokum,
O yüzden ben kokulu sayfalarına,
Dört, dikenli papatya koydum!
Sakladım seni yüksek tozlu bir rafa!
...
gözünün en içinden tanımak seni
parmak uçların ezberlesin beni
bir arkadaşlık bu, ebedi
gece yarısı veyahut gün ışığı
koca bir günün en güzel anı gibi
...
Gözlerini kapattığında gördüğün yüz olmak istiyorum
Her gece ihtiyacın olan dokunuş olmak istiyorum
Hayalin olmak istiyorum
Ve gerçekliğin olmak
Ve ikisi...
Buraya vakanüvislik yapmaya geldim hayalet
-bilirsin bir süredir tek uğraşım bu
Nereye gidersem gideyim gözüm hep uçurumlara dalgın
Az kullanılmış hislerl...
İçimde çırpınan bir şeyler var
Baş ucumdaki yarım bardak
Suya hasret
Günlük kelimelere mahkum dilim
Kendi hikayemin nefesimi kesmesi yetmiyormuş gibi
Ki...
Bir kuş tüyü salına salına düşüyor
Ormanlık bir alana,
Safi kum çöllere,
Beyazlara bürünmüş soğuk vadiye
Cam gibi, ayna gibi parlaya parlaya,
Tam da düş...
yüzünde bir belirsizlik var bulantının getirdiği
yasını tuttuğu yılların birikmişliği çökmüş kirpiklerine
bir isim sayıklıyor titrek dudakları
çürümeye ...
Yaşamak deyiminin özgür mahpusluğu kalbimi deşiyor
Zindanlara vurulmuş bir kalp var içimde
Güncelerimin altını üstüne getiriyor
O söz ki mahcup ediyor be...
Bu on dokuz yaşındaki bedenin içinde
Her tarafı çatlaklar içinde olan
Parçalanmaya hazır
Hayata ince bir yara bandıyla tutunan
Kırk yaşında bir ruh var.
Bizim üstümüze hiç ölüm planlamadım ben
Yolda yürürken mesela
Hiçbir çizgide yahut kaldırımda bir gözyaşı görmedim
Aksine kaldırımları birleştirdim
...
Geceler göğsüme sokulurdu usulca
Kokumu severlerdi sanırım
Gitmek bilmezlerdi
Ya da bana öyle geçmek bilmezdi zaman
Her oluşan gölgeden
Bir fal çıkarırd...
Düşüncelerimde
hayalin hakikatle karışıyor
hangisi gerçek diye arafta oluyorum
O kadar inanmışım ki
hayal ederken
hayal olduğunu unutmuşum
Şiirler öpmüş yüzünü.
Dudakları tutkuyu,
Gözleri sevdayı, göz altları acıyı çağırıyor.
Her noktasından eşsiz bir kelime öpmüş,
Her noktasından ayrı bir a...
Elim kaleme gitmez oldu,
Ağladığından beri omzumda.
Dilimin döndüremediği kelimleri,
Yazmaktan korktum beyaz kağıda.
Her şeye baştan başlamak lazım.
Konuşmaya, emeklemeye en başından.
Yirmilik dişini çektirmeye en başından.
Öpüşmeye en baştan,
kavgaya en baştan başlamak...
Sabah güneşi kayboldu...
Her yer temiz, ışıl ışıl
Çam ağaçları gelinlik giymiş.
Yerler büyük küçük basamaklarla kaplı.
Kar topu savaşı çığlıklarıyla dolu...
ne güzel şey çocuk olmak
ne umutlu şey
ne vurdumduymaz
ne kendini bilmez...
çocuk olmak isterim tekrardan
umut dolu olmak
kirazı yemek değil de
kulağı...
Ona şaka dediler
Eğlence dediler
Mizah dediler
Dedikçe dediler
Üzüyorlar, biraz da kırıyorlar
Dalga geçiyorlar
Eğleniyoruz diyorlar ve yapmaya devam ed...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok