Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Pusulasını kaybetmiş şimdilerde kutup yıldızı
Mottosu yönsüzlükmüş,
Kuzey ışıkları dans etmekten yorulmuş
Artık o şarkıyı duyamıyormuş.
Gökkuşağım ise o...
Hem o kadar emin olmak istiyorum varlığından
Hem o kadar emin değilim varlığımdan.
Hem istiyorum balkonum çiçeklerden ibaret olsun
Hem yok çiçeklere vere...
Yokluğun eksilmiyor.
Bir yerlerde insanlar ölüyor.
Kimi savaşta bir hain silahın ucundan çıkan itaatkar bir mermiyle,
Kimi trafik kazası, kimi kan davası...
Hayallerini idama götüren duygusuz, mimiksiz, tüm hislerden arınmış bir gardiyandı o. İdam sehpasının o can acıtan rengini bile göremeyecek kadar kör olmuştu...
Karşısında duran adamı tanıyamaz olmuştu artık. Gerçekten bu kendisi miydi? Eskiden rengârenk kazaklar giymez miydi hep? Hatta bu yüzden okulda öğretmenlerin...
Titriyordum. Tüylerimde hafif bir sancı hissettim, ilk olarak. Günebakan misali yavaşça başlarını kaldırdılar. Belli belirsiz kendimden geçtim sanki. Titredi...
Selamlar herkese, şarkının sonuyla başlamak istiyorum:
"Şimdi bir sorum var…
Dirilerin üzerleri toprakla örtülür mü?
Ya da
Siz hiç bir okyanusu dudakla...
Saat 20.35,
Çiçekler gördüm.
Rengarenk...
Bir binanın eşiğinde,
Kapüşonları başlarında,
Elleri ceplerinde.
Çiçekler gördüm.
Rengarenk,
Ancak umutsuz...
"Seninle şöyle bir yola çıkalım." diyorum kırmızı çiçekli saksıya. Evlatlığıma yani. İnsan bir bitkiyi evlatlık edinir mi? Ben ettim.
- Ettin mi?
Ettim....
Şimdi uyuma
Şimdi uyursan sabah olacak
Bırak, gecede kalsın saç örgülerim
Tellere dolansın sarmaşıklar
Gecenin en ince yerinde
Bırak, yıldızları kıska...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok